80
MİLLÎ KÜLTÜR YAYINLARI DİNÎ KÜLTÜR SERİSİ, Nr. Ol NAMIK KEMAL ' RENAN MÜDÂFAANÂMESÎ (İSLÂMİYET ve MAÂRİF) YAYINLAYAN : ORD. PROF. M. FUAD KÖPRÜLÜ ANKARA — 1962

RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

  • Upload
    others

  • View
    2

  • Download
    1

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

MİLLÎ KÜLTÜR YAYINLARI D İ N Î K Ü L T Ü R S E R İ S İ , Nr . Ol

N A M I K K E M A L

' RENAN MÜDÂFAANÂMESÎ

(İSLÂMİYET ve MAÂRİF)

Y A Y I N L A Y A N :

ORD. PROF. M. FUAD KÖPRÜLÜ

A N K A R A — 1 9 6 2

Page 2: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve
Page 3: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

MİLLÎ KÜLTÜR YAYINLARI D İ N İ K Ü L T Ü * / S E R İ S İ , Nr .

Page 4: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

, GiiVen Matbaası — 1962, ANKARA

Page 5: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

N A M I K K E M A L

: ’ r e n a n MÜDAFAANAMESİ

. (İSLÂMİYET ve MAÂRİF) ,

Y A Y I N L A Y A N :.... ■■■■■■ \ . , .v I , •

ORD. PROF. M. FUAD KÖPRÜLÜ

‘ • ■ ' ' \ ' A N K A R A — 1 9 6 2

Page 6: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve
Page 7: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

İ Ç İ N D E K İ L E R

Sahile

ÖNSÖZ ........................ ........................................ 7RENAN MÜDÂFAANÂMESİ ....... ...................... 9LÜGATLER .i..:........................................... ......... 63

Page 8: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve
Page 9: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

Ö N S Ö Z

İkinci Meşrutiyetin ilânından son a, Namık K e/ mal ailesi, bütün memleket ırçünevverlerinisn arjpıl - nna uyarak, Namık Kemal’in o zamana kadar basıl­mış veya , basılmamış bütün eserlerini bir külliyât şeklinde neşretmeğe başladılar. KuHiyât-ı Kemal’in Birinci Tertibi’nıin ilk sayısını, o zamana kadar hiç basılmamış olan Renan Müdâf aanâmesi teşkil ediyor­du. Üzerinde; «Fransa Akademisi âzasından mjite» veffa E r n e s t R e n a n tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve mânimi maârif olduğuna dâir îrad edilmiş olan bir hitâbeye karşı berâhîn-i katıayı câmi‘ reddiyyedir ki şân-ı celîl-i İslâmiyet’i delâil-i münevvere-i şer‘iyye ve mantıkıyye ile bi­hakkın î‘lâ eder.» fıkrası ıbulunan ve îstasbüTda M^h- mud Bey Matbaasında 13 6 (1910)’da basılan ort!a boyda 56 sayfalık bu eser az zamanda tükendi. Bası­mı ve tertibi hiç de dikkatli ve i‘tinâlı4 olmayan bu «eserin, bu yeni neşri, ilk basımla ölçülemeyecek ka­dar mükemmeldir; ilk basımda bulunmayan lügatçe, ve bâzı küçük ilâveler sayesinde,' (herkesin bundanH kolaylıkla faydalanması da te’min edilmiştir. -

Namık Kemal, bu eseri, mektuplarından birindş ifade ettiği gib âdeta bir ibadet jhükmüınde olarak , hazırlamış, yanında lüzumu kadar kitabı bulumpta dığı cihetle sadece eski malûmatınla dayanmış, eserin,, metninde itirâf ettiğim veçhile, Renan’ı kendi sözleri;

Page 10: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

nıüî<i»ıiaaz iîftcMeti ve feenk kitaplarından. aldığı malûmat il teoJcM etmiştir; kendisi bu eserini ya- îarken o kadar meinnundur ki, «Onu, gönlümün is- te^ğî gibi tepeliyorum!» demekte hiç bir mahzur

i g<jpwüyor; bununla beraber,- bu devre âdt mektuplar rıttda uzun uzun bahsettiği bu 6ser hakkında, ottu

1 softradan, fikirlerim oldukça değiştirmiş görüyoruz."i Renan’m <bıi meşhur konferansı, başta tanınmış'

' -İslâm mütefekkiri Ş e y Ih C e m â l e d d i n - i E f g a n î olarak, muhtelif İslâm müellifleri tara­lından tenkid ve tahlil edilmiştir. Öyle görünüyor ki, Namık Kemal- kendisinin bu-risalesinden önce yapılmış olan bu neşriyattan galiba habersiz kalmış­tır. Bu sıralarda, muhtelif İslâm memleketlerinde, İslâm dini aleyhinde Garplı muharrirler tarafından yapılan bâzı tenkîdlere karşı müdâfaanâmeler yazıl­dığını bildiğimiz işin, Nâmık Kemal’in de, bu küçük fakat çok dikkate değer eseri ile bu cereyana kapıl-

, dığını anlıyoruz. f" ‘ 'Buradan yirmibeş-yıl önce, Kenan Müdâfaariâ-

mer.i’niaı bu yeni nSeşrini hazırlarken, büyük vatan . şâiri Namık Kemal’in İslâmiyet hakkmdaki birtakım

fikirleri ve JEmest Renan’ın konferansı hakkmdaki muhtelif tenkîdlerî içine alan büyük bir başlangıç da vücûde getirmiştik. O zamândanberi yaptığımız ye-

' /itli tetİdMer ile de genişleyen bu başlangıcı yakında ■ Namık Kemal ve İslâmiyet adiyle neşretmek ümi- . dindeyiz.

Ankara - Ekim, 1982 Ord. Prof. Dr. M. FUAD KÖPRÜLÜ

Page 11: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

. .'t , ■ ■ ■■ N A M I K K E M A L

R E N A N M Ü D Â F A A N Â M E S ' t

«Fransa Akademisi âzasından müteveffa E r n e s t R en a te tarafından İslâmiyet’in gûya mâ- hî-i terakkıyat ve mâni4! maârif olduğıina dâir îfad edilmiş olan bir hitâbeye karşı berâhin-i katı- ayı câmi* reddiyyedir ki şân-ı ce- UM İslâmiyet’i delâil-i münevve- re-i şer'iyye vje mantıkıyye ile bi­hakkın î‘lâ eder.»

. \ ■ r

Page 12: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve
Page 13: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

RENAN m ü d a fa a n a m es i

Fransız erfcâb-ı kaleminden M , E r n e s t B e n a n ’m îrad ve (neşrettiği İ s l â m i y e t ve M a â r î f unvanlı bir hutbe, hayli zamandanberi gazetelere sermâye-i bahs olmaktadır.

Aynı, daha yeni elime geçti. Hutbe k ı s a îbir- şey ise de, mündericâtı birkaçyüz cild kitap ile cerh olunmağa müsâid bulunduğu için, mutâlearpı yaz- riiakla, söylenilmiş şeyleıi tekrar etmek tarz-i bîhu- de-pûyânesini iltizam etmiş ölamıyacağımdan emi­nim.

İslâmiyet’in maarife m J n i* değil, bilakis m ü r e b b i olduğunu isbat için, yanımda lüzûm\ı kadar kitap mevcut olmadığına teessüf ederim. Ma­mafih, S a h i b - i h u t b e , kendi dâvasının b u t l a n ’ma yine kendi sözlerinde o kadar çok d e l i l cem’etmiştir ki, şu cevabı yazabilmek için b â ş k a k i t a p l a r a müracaat mecbûriyeti s a- K ıt hükmüne girmiştir. i

Mekalenin tedkîkme girişmeden evvel, kailin m e ş r e b ve m e z h e b i n i öğrenmek, ileridfc

Page 14: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

îrad' <Aunacak istidlalâtın siihûletle fehmine yardım > -;«d^ce£i içki, tescüme j. halini birkaç satır ile telhis ediyorum. : * ' r. '

'• y.1'" / ' " A . =. .■ M -v- ^ ■■Şimdi altmış yaşına vâsıl olmuş olan M. E r -

‘ tt e s t R e n a n çocukluğunda- âilesi tarafından papas mektebine verilmiş idi. Mebâdî-i tahsilde gös­terdiği ıkabiliyyet üzerine hocalan tarafındaki Akaid-i Nasrâniyye ile iştigale sevkDİiündu. M . R e n a n işte- o zaman elsine ve hikmet derslerinden zevk ala­rak, İbranî ve Arabi ve Süryânî’yi tahsil eylemiştir1; fakat, hürriyet-i efkârı* papaslığa* tevâfuk ede­mediği için, o sınıfı terk ile keridi kendine tahsile başladı. Sonraları -hikmet ve Elsine-i Sâmiye2 im­tihanlarına girerek b ir i n c i m ü k â f a t ı ka­zandı. ‘ ^

Fransa E ne ü m ' en- i M a a r i f ’i tarafın­dan edebiyata müteallik bir hizmet için İtatya’ya gönderilmekle, oralarda cem* edebildiği tahkikatı 1 b n ü ’ r - Rü ş d ’e dâir hir kitap şekline ifrağ et­miştir. Bundan sonra Fransa’nın M i l l e t K ü ­t ü p h a n e s i hizmetine ve arıımüteâkıb En c ü - m e n - i M a a r i f -âzâlığına nasbolunmuş ve yiaıe Ulûma müteallik bir hizmet <ile Suriye’ye gitmiştir.

E m e s t R e n a n ’ın en ziyade diağdağa-nü*- mâ-yı iştihâr plan eseri T t e r c ü m e - i h â l - i İ s â üınıvaniyle yazdığı kitaptır. Bunun tedkîk ve

^İŞ,'* . RENAN MÜDÂFAANÂMESt |

. V‘

1 İbrani ve Süryâni’ye olan vukufunun derecesini bilemeyiz; fakat Arabi bilmediğine, kendi risâlesindea birçok delil göstereceğiz. , ^

^ 3 E v 1 â d u S â m ’m tekellüm ettiği lisanlara denilir.

Page 15: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

cerhine dâir yazılan kitaplar, risaleler bir yere top* lansa, a y r ı c a b i r küt ûbbâne' t eşekkül eder. Papaşlar tarafından bu kitap hakkında vuku* bulan tâ‘rîzât-ı şedîdenin netâyicinden olarak, kendi­si, me‘mur olduğu Lisan-ı İbranî hocalığından infisâl etmiştir.

Tercüme4 (halinden daha ziyade bahse hacet gö­remedim. Çünıtyi bu hülâsa, M . E e n a n ’ı, papas- lar ve husûsiyle Engizisyon tarafından Avrupa’da a- sırlarca icra olunan taaddiyât-ı mel‘ûneyi muâhaze ede ede, her fenalığı dinin te’sîrâtıria hamletmek is- tiyen ve her, dîni bin meziyyette kıyas eden g u - l â t - ı m ü n k i r i n ’den olduğunu göstermeğe ki­fayet eder.

Şimdi, s â h i b - i h u t b e ’nin bu m e z - h e b ’ine, bahsettiği mes’eleden tamâmdyle c e h a ­l e t i ilâve olunur ise, makalesinin ne kadar saçma birşey olması lâzım geleceğine zihinde bir ilm-i icma­li hâsıl edilebilir.

M . E r n e s t R e n a n elsine-i Şarkıyye’de fihâta-i külliyesi itibariyle Fransa E n c ü m e n - i d â n i ş ’inin âzâlığj gibi menî'ü’l-vüsûl bir mevkii hâiz iken, İslâmiyet bahsinde c e h â l . e t i n i id­dia ettiğim garib görünmesin.

Yalnız E r n e s t R e n a n değil, Avrupa’da Ulûm-ı Şarkıyye’ye intisab ile mârûf olanların Diyâ- net-i İslâmiyye mebhasinde z i h i n l e r e h a y ­r e t v e r e c e k k a d a r c â h i l olduklarını pek kolaıy isbat edebilirim. ,

Birçok seneler İstanbul’da oturmuş ve Arabî ve Farsî’den başka - o iki lisana müftekır'olması ve ka-

, REN AN MÜDÂFAANÂMESİ • , • v . İS

Page 16: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

14 •- REN AN MÜDÂFAANÂMEStir S ( 'vâidinin lâyıkiyl© mazjbut 'bulunamaması cihetleriyle^- bir ecnebiye göre tâhsîü elsine i islâmiyyenin kâf- fesinden müşfcil görünen Türkçe'de oldukça güzel ya­kacak kadar mv e h a r e t kesbeimiş olan T â * X i h - i O s m a n i sahibi H a m m e r * bile, Diyânet-i Islâmiyye mebhasine atf-ı mekal edirv ce, Şark’a dâir bir kitap*okumıyan eefielpîler kadar ye fakat anlardan daha garib bir v u k u f s u z l u k gösterir; " • ,

Tarih’inden onuncu cildin dörtyüzüncü ve yüz- birinoi sahifelerinde şu fıkraya dikkat buyurulsun :

«Ahkâm- 1 İslâmiyet’e göre ztihr namazı* şemsin nok- ta-i zevâle geldiği zaman kılınmaz, ancakyb£r - iki dakika sonra edâ olunur. Çünki ehâdîs-i enbiyâya itimat olunur ise hergün sâat-i zevâlde Şeytan güneşi iki. (boynuzunun arasına alarak Sultanü’l-avâlim’in tacı olmak itibariyle nahvetkârâne başına giyer, fakat Allahii Ekber gadasını işitt ği gibi bırakır. Devlet-i Aliyye müverrihleri, igte bu suretle « S u l;t a n M u r a d - ı R â b i ‘ ve S u l ­t a n İ b r ah i m zamanlariyle S u 14; a n M e h - m e d - ( i ; R â b i ‘in devr-i sebâvetindş hırs ve seîâhefc ve isyan ve mefsedet şeyâtîni semtü’r-re’s-i zevâle vâsıl olmuşlar idi» demişlerdir.»

Millet-i Muhammediyye’ye müntaikıl olan ehâ- dîs-i enbiyâda bu itikadı ima eSer harf-i vâhid var mıdır? Zaten dühûl-i vakitten evvel salâvat-i hams’- in hiçbirim edâ etmek câiz olamaz; zevâlde ise vakt-ı

1 Bu t a r i h onsekiz' cild üzerine matbu olarak S a l t a n a t . ı O s m a n i y y e ’nin zuhûrundan baş­lar; Kaynarca muahedesi’nde hitam bulur. Bir hayli ağrâz ve hatiât ve birtakım, yanlış muhâkemât ile şâibe- dâr olmakla beraber, vuku’ât-ı dâhiliyye Ve hususiyle mü- nasebât-ı hâriciVyece birçok tafsilâtı hâvi olduğundan, milletin tarihini bilenlere, tezVîd-i mâlûıpât için mirtale- ası lâzım bir eserdir. "

Page 17: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

KENAN MÜDÂFAANÂMESİ 1&

SPuhr henüz dahil olmadığı için tabiî namaz kılınmaz, H a m m e r *in, adî bir çömeze de sorsa bu hakikati öğrenmeğe muktedir iken, kim bilir kimden işittiği: bir maskaralığı kavâid-ı râsiha-i dinden addetmesi, k a v â i d - i i s l â m i y y e y e c e h a l e t ’iıt müntehây-i dereeâtı değildir de nedir? Boynuzlu Şeytan bâzı kiliselerde gömülüyor ise de, İslâm kitap­larının hangisinde Şeytan’a öyle İ>ir hayvan şekli verildiği görülmüştür? *

Hayır! «Üç. padişahın zamanında hırs ve sefâ- het ve isyan ve mefsedet şeyâtîni semtü’r-reVi ze­vale vâsıl; olmuşlar idi» diyen hiçbir Osmaıilı mü­verrihi yoktur. Hattâ ıbârede mânâ bulunamıyor ki, bir Osmanlı, müverrihine isnadı câiz olabilsin. Ve­lev biri öyle bir hezeyan söylemiş olsa bile; bu ifâ­de, Islâm arasında Şeytan’m zevâl vakti güneşi boy- ttuzlariyle tutup da faşına giydiğine dâir bir itikat meveut olduğunu îcab etmez.

Ahvâl-i islâmiyye’deû Avrupa’yı haberdâr etme­ğe herkesten ziyade muvaffâk olmakla mâruf olan ve Ş a r k K ü t ü p h a n e s i ilamındaki eseri hâ­lâ Avrupa’da Elsine-i Şarkıyye ve Maârif-i Islâjniyye ile meşgûl olanları?! en büyük mercilerden bulunan meşShur D ' H e rb e<L o t bu kitabının El-Kur’ân ünvanlı mekalesinde şır fıkrayı yazar : ,

«peygamberlerine pereştiş eden (!) Muıhammedîler bu Kitab’ı (yâni Kur’âtt-ı Kerim’i) pek ilâ ederler. Zîrâ dere­ler ki, Kur’âıv ibtlda-yı hilkatte levh-i takdir-i ilâhî’den tefrik edilerek/felek-i sevâbitin zerinde bulunan yedi kat göklerin birinde emaneten hıfzolunmuş .Ve birinci mer­tebedeki melâikten olan Cibril’in kendi eliyle o gökten Hazret-i Muhammet’e (Sallâllaİıu Aleyhi^ ve sellen ) sûre be-sûre getirilmiştir.»

Page 18: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

1« RENAN MÜDÂFAANÂMESt"•J ' ' ■ ' ' ■ • ( , ' ' .

. TâMf iktiza etmez ki, böyle,bir söz söylemiş,, böy­le itikada zçhip olmuş h i ç b i r m ü ş l ü m a n yoktur. Avrupa’da birtakım eshâb-ı himmet, meselâ «a küçük böceklerin cinsini tefrik ve envaını tâyin gibi şeylere sarf-ı öanr ederek sa*y kuvvetiyle hayâl y e hâtıra gelmez 'bunca keşfiyyât vücûde getiriyor; bunlardan binlerce eshâb-ı fikir ve hüner ise Elsiae-i şarkiyye ile uğraşıp duruyor da, bmüçyiiz seneden»- beri kürenin pek büyük hirkısmını ihata etmiş bir milletin, elde yüzbinlerce te’lîfâtı tedâvül edip du­rurken, d i n l e r i n i n h a k i k a t i Avrupa’ya hu {tadar meçhûl kalıyor! Bu hâl şa y â n - ı t a - sl c cü b değil mjidir? - -

Evet, şayân-ı taaccübdür; fakat esbâbl da mey- ; danda görünüyor.

Bu babda olan mutâleamı beyan edeyim : Mâ- lûn^dur ki, Avrupa’da Diyânet-iı İslâmiyye’nin tedki-: İriyle Uğraşanlar, ya Hıristiyanlık’a mu'tekıddir, ya d e ğ i l d i r . Eğer Hıristiyanlık’a mu‘tekıd ise, fikr-i aslîsi ibu tedkîkatm tecrid-i nefs ve iıltizâm-i ı Hak ile icrâsma mâni oluyor. * J

Bizlerce Hıristiyanlık edyân-ı mensûhâ’dan. ol- duğundan, ulemâ-yı islâmiyyeden biri akaid-i Nas- j Tâniyyeyi tedkik edecek olur ise, icihât-ı mensûhası- ■ nın, yâni Diyânet-i Muhammediyye’ye tevâfuk etmi-» yen mesâilinin zâhire ihracı için taharrîyâtmı pefeî fcîtarafâne, pek haıkayık - cûyâne icrâ edebilir. Hâljı buiki Diyânet-i tslâmiyye H vr i s-t i y a n 1 a r .imim zarında • ilâhı- olmadığı için, - ulemâ-yı tyasrânjyyetiiij din-i İslâm için icra ettikleri tahkikat 'dâ, papaalaa| «İlerine geçen 'kitapta m a h a l 1 * i t a ‘ r î z a | r a m a k t a n ibarettir.

Page 19: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

«ENAN MÜDÂFAANÂMESİ 17

Mu'tekıd olmayanlara gelince, - Avrupa’ca da mübâlât*ı dittiyye ile me'lûf olmıyanlann hemen kâffesi,umûm edyâna, efkâr-ı beşerin en ağır zıncîr-i «esareti, terakkıyat-ı ma'rifetin en kuvvetli sedd-i hâ­ili nazariyle bakmaktadırlar. >.

îşte bu1 filerin intişârından dolayıdır ki, anların din-i İslâm' içim icra ettikleri tahkikat da, papasl r

.gibi, ellerine geçen kitapta m a 'h a 11- i t a ’ r î z -aramaktır. Zaten bir dinin ilâht olmadığına hükmet­mek hürmet ve ciddiyetini izale edeceğinden, (hâşâ) .zevzeklik belki iğfâlât nazariyle bakılan birşeyin mâ- hiyyetini cidden tahkik için, binde bir saihib-i sabr uzun uzadı tekelİüf ihtiyâr etme?. ■

Bunlardan başka, Avrupalılar’ın bir garip îti- iadları vardır fei, o itikadın bir cüz’ünü M . B e - a a n , cevabiyle meşgûl olduğum risâle’sinin ter­cümesini zîrde naklettiğim fıkrasında pek güzel hür lâsa etmiştir : . ' , ' ' '

«Bir İslâm çocuğu on - oniki yaşıfıa do§ru umûr~ı |di- niyyesinin tahsiline başlayınca, o zamana kadar oldukça

. müteyakkız iken birdenbire mutaassıb olur ve .hakikat i mücerrede zannettiği şeye temellükten dolayı bir nahvet-i «tye^âne ile mâlârrtâl olarak, hadd-i zatında şâirlerin mâ-

) 'dûnunda bulunan bu hâlden dolayı bir imtiyaza' mâlik İmiş gibi kendini bahtiyar bilir. B û g u r û r - ı m-e c -

l ' & û n â n e , . İşlâm’m e n e sas 1 ı sey^iesidir.»Bunlar, İslâm’ı, kendisine şâir milletlerden hü-

ı ;yttk nazariyle bakar zannederler de, kaziyyenin ak- ,a(ini iltizam ederek, kendilieri İslâm’â. sair mllletİer-

küçük nazariyle bakarlar. Böyle küçük bir kav­ilinin akaidine ise zanlarınca ehemmiyet vermek il-

mâlâyelzem kabîlindşn olacağı1 için, Şark’a BlUteallik mesâil ile uğraşanların en çoğu, Biyânet-i

Page 20: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

I* RENAN MÜDÂFAANÂMEStİ'y r ! '■?■.•''■' ....-o . /. ./

tslâöıiyye’yi de, bâzı akvâm-ı vahşiyyenin mezâhibi: gibi, \ e § İ e n c'e* ,k a b î 1 i n d e n olarak tahkik- «djeMfer. ’ -<

Şayân-.ı dikkat ,<bjr cihet dâha vardır ki, gerek; kavâid’in vüs’at ve suûbeti ve gerek yazı’mn hâli ci­hetiyle, bir ecnebi için Elsin e-i Şarkıyye’de meharefc îîâsıl etmekes‘ab-ı umûr addolunabilir. Bir derecedir ki, Avrupa’da, L i s a n - ı O s m a n ! ’rriri allâme- lerinden mâ'dûd olan H a m m e r , t'âbîrât-ı tah- kiriyyeden ma'dûd g i di kelimesinin mânâsını an- lıyamadığmdan, serhat dilâverlerinin liekarât-ı celâ- ! detlerinden olan «Yoktur sizinle viremiz .— Eğrilik : gidi Eğrili» beytindeki gidi lâfzını « h i r r e .» mâ- nâsma ol&n kedi zannetmiş de Tarih’inde o mânâ ile* tercüme Eylemiştir.

Lisân-i Arab’da i h â t a - i k-'ü 11 i y y e (!> ile müstehir olan M . R e n a n da, bu risâlesinde v feylesof lâfzını Arablar’m kesr-i £&’ ye imâ- ;le-fi yâ ve siikûn-ı lâm ile telâffuz eylediklerinden, böhsediyor! Elsine-i islâmiyye’ye merak eden Avru- / ■palılar’ıh birtakımı, h e r . k a v m i n k a i d e- , k i t a p 1 a r ı ’ndan öğrenemedikleri lisanları, baş kalanha kolaylıkla öğretmek için, kendi kendilerine* /* kaide kitapları tertip ediyorlar; birtakımı, bu kitap- J lan, okumakla istedikleri lisanı öğrenmiş olmak îti- ’ kadında bulunuyorlar; . öğrendikleri, öğrettikleri,.1 şeyler ise 0 kadar gariptir ki, BariS’teş ikeri bir Türk-i çe ders*4 âmmında bolundum, hocanın takririnde»1.? bir kelime ahlamağa muktedir olamadım. Arada üç:- dört Türkî edat işitmetniş olsa idim, hiç bilmediğittil hir lisan tedris olunuyor zannetmekte ma'zur ölur-lj dum. i

Page 21: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

RENAN MÜDÂFAANÂMESİ 19

Bundan başka, Avrupalılar’ın İslâmiyet’e dair yazdıkları mesâilde y a r ı m â l i m l i ğ e de bir büyük hisse ifraz etmek lâzım gelir. Mâlûmât-ı sat- hiyy«f eshâhına göre, okuduğu kitaplarda, anlayama­dığı mebahise, velev ne kadar muvafık-ı hakikat ol­sa, gevezelik nazariyle bakmak tabiî «değil inidir?

Şimdi bir Avrupalı, mâhiyyet ve meziyyetini an­lamak senelerce ta‘mik-ı fikre muhtaç olan Diyânet-i celîle-i Muhammediyye’yi hürriyetti efkâra hâil ve terakkî-i medeniyete mâni bilerek pîş-i nazara alır, bu fikrin netâyicinden olarak, tahkikatını, zorla, m u ‘ t e k a d â t - ı g a y r - ı m a 1 k û 1 e tehar- risine hasreder; tesadüf ettiği her mes’eleye, hâşâ mine’t-teşbih, ,guyâ Z u 1 u h a 1 k ı ’nm. mezhebiy­le uğraşır kadar sathî bir imâle-i nigâhı zihninde hâ­sıl edeceği fikir için kâfî görür de, tevaiggulünün mevkûfün-aleyhi olan elsineye intisabı da daha ke- lime’lerini doğru telâffuz edemiyeeek derecede bu­lunur ise, yazacağı şeylerin hezeyandan başka birşey olabilmesi 'aklen kabil midir?

Şu hakikâti de söyleyim": Avrupa’da Elsine-i İs* lâmiyye’den bir veya birkaçına gerçekte intisab et* liıiş hiç kimse y o k t u r d e n i l e m e z ; fakat, bu muvaffakiyeti hâiz olan eshâb-ı imtiyaz - Şark’l bilmek ve herkese bildimiek dâiyesinde bulunup da risale yazanların, hutbe îrad edenlerin ekseriyeti gi­bi - Diyânet-i İslâmiyye’niı\ terakkıyât-ı maarifçe o- lam te’sîrâtmı böyle kırk sahifeliık bir risâleçik’te muâhaze ve tedkîk edebilmek' dâiye-i hod-aiümâyâ- ftesine kalkışmaz.

Page 22: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

İşte Şark ile uğraşan ekser Avrupalılar’ın Diya­netti îslâmiyye’ye ve 'belki İ s l â m ’ ı n e k s e r a h v â l i n e bütiİn bütün vukufsuzlukları • n e t ü r l ü esıb'âb t a n münbais olduğu, yukarıdaki izaihattan anlaşıldı. İM . K e n a n ’ında İslâmiyet mesailinoe, ö esbaba! mağlûp olan mâlûmât-ı kâzibe ve tahkikat-ı nakısa eshâbından olduğu pîş-i na­zardan ayrılmasın.

Gerek kaijin' gerek akranının mahiyyetlerini tâyiın için daiha ziyade,söz söylemeğe ihtiyaç kalmar mıştır zannederim. Binaenaleyh risâle’nin m ü i| - d e r ic ât ın â atf-ı mekal ediyorum. v ^

M . R e n a n ’ın Risâle’siıni görmeden, bu ka­dar az lâkırdıya o kadar /çok hatâ sığabileceğini me’- mûl etmezdim, Baihsettiğim hatîâtı birer birer ta‘- dâcl edeyim. , .

S a h i b - i h u t b e , «akvâmm bir hüviyet­te kalmadığına dâir? Iherkesin bildiği bir hakikati yeni keşfolunmuş bi|r serîre-i hikmet gibi muk^ddi- me-i mekal 'ederek A r a b m a â r i f i , A r a b m e d e n i y e t i , | r a b h i k me t i Ve ^ r a b s a n a y i i , UlûaH^-ı I s j â m i y y e , Me de - n i y y e t - i İ s l a m i y ye tâbirlerinde mevcut iltibas*! k a l d ı r f a ı a k istediğinden bahsediyor; Kendi rivâyetinçe, bu iltibas, zihinlerde birtakım gayr-ı vazıh mutâlealar (hâsıl etmekte ve o gayr-ı vâ- zıih mutâlealar ise birtakım yanlış fikirler ve hattâ fi‘ldyyatta(bile a ğ ı r a ş ı r ‘h a t â l a r tevellü­düne sebep olmakta imiş!

Page 23: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

RENAN MÜDÂFAANÂMESİ İV

Bahsettiği tâlnrlef’de ise hiç iltibas olmadığı malûmdur. Mâmâfiih, müellif, İslâm’ın maârifini, medeniyetini, hikmetini, san‘atini bütün bütün i n ­k â r e d e c e k efkân istihzar için, tnebâdî-i me- kalede, yalnız t â b i r l e r d e i l t i b a s olduğu­nu beyan ile iıktifa ediyor. Bu iltibassan zuhûr eden gayr-ı vâzijı mütâleaların ise, birtakım y a n l ı ş f i k i r l e r , birtakım a ğ ı r y h a t â l a r tevlid ettiğine dâir bir iddia meydana koyuyor da*, dâvası­na h i ç b i r d e l i l göstermiyor.

Göstermediğine de istiğrab edilmesin ki' E r * n e s t R e n i n ı meşrebinde olan Avrupa ulemâ­sının bize müteallik her kavli, kendilerince, her tüi> lü b u r h a n ihtiyâcından berî olan bedîhiyât-ı evveliyyeden ma‘dûddur. Bu z^vâtm1 birçoğundan, Şark’a müteallik mebâhis arasında, kavillerine delil * istenildikçe, delile bedel «ben söylüyorum» cevabını aldığıpaız pek kesîrü’l-vuku'dur.

. M . R e j ı a n , bu dâvâ-yı mücerredesini mü- teâkıb şöyle bir iddia daha meydana koyuyor :

«Zamanlımızın ahvâlinden biraz mâlûmâtı olan zevâ- tm k|ffesi, memâlik-i islâmiyyenin t e d e n n i y y â t - ı h â i ı r ş ’siyle, tahsil ve terbiyelerini mücerred İslâmi­yet’ten istinbat eden akvâmm kabiliyyât-ı zihniyyece h i ç^h ü k m ü n d e lckığunu vâzıhan müşahede et­mektedirler. Şark ve Afrika taraflarında olanlar, bir müV min-i sahihin fikrini tahdid eden ve başını ihâta ile fü- nûna dâima m e s d û d ve bırşey öğrenmek veya bir fikr-i cedide açılabilmek İcabiliyyekinden m a h r u m eyleyen bir nevi d e m i r d â i r e içinde mahsurdur­lar,» ' /

Page 24: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

; •’ İslâm’ı, idrâk Ve ma'rifetçe, Çin’de a t e ş e , lİjind’de h a y v a n â/t ’ a ibadet eden, arâzî-i meç- hûliede, Cezâyir-i Bahr-i Muhît’te insan yiyen ebnâ- yı cinsimizden, de dşlha aşağı görmek» dâvasında de­lil göstermeğe lüzpm görmeyen M R e n a n için ^abildir; fakat, bu saçma sözlere okuyanların itima­dını me’mul ederse, şöhret-i ma'rifetine pek sade - dilâne bir itmi’nan göstermiş olur.

Acâyib şey! Meğer tslâm olduğumuz için başı­mızın' etrafına bir d e m i r h a l k a geçirilmiş, o halka havass-ı bâtınâmızı her türlü ulûma, her türlü tahsile, her türlü efkâr-ı cedîdeye m e s d û d tu­tarmış da bi im ‘hâlâ haberimiz yok! ^

İslâm’ın, mekteb bulabildikleri yerlerde, vesâit-i tahsilde mevcut olari' bin türlü noksan ile, o mektep­lere devam eden milel-i saire talebesine dâima|t e - f e v v ult edegeldiklerini M . R en a n nasıl i n~ k â r edebilir? Yok^a, dâvasına delirgöstermemek şanından olduğu gibi, muarız tarafından gösterilen delili kabul etmemek de iihtiyâr eylediği t a r z - ı m ü n â; z a r a "iktizasından mıdır?

Rısâle’sinden anlaşılan ve aşağıca mevzû-ı ba­his edilecek olan fikrine bakılırsa, t a b î i y â t ve r i y â z i y â t ’a müınte ib olan, İslâm’a, bieyyfhâlin, m ü b â l â t - j ^d î n i y y e c i e n m ü t e b e r r î nazarıyla bakacaktır. Mamafih, biraz kendileriyle bahsetse, o Müslümanlar’ı herkesten ziyade diyânet-i râsiha’ya mâlik bulur. Çünki fünûn-ı riyâziyye ve tabîiyy e ile iştigal eden Muhammedüer, o f ü n û -

& RENAN MÜDÂFAANÂMESt

Page 25: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

3RENAN MİİDÂFAANÂMESİ1 , M. " i > \

muıi mebâhisinde ••?<$& «jr*fNjve . *. M jJ*- jfkâl*' gitai âyât-ı kerimeye (1) Jb e d İh i -

y â t ’tarı ( b u r k an la r görürler de î m an - H a r ı n d a bir kat daha r ü s û h hâsıl ederler;

, M\ R en a n~’m bâlâda bâhsolunan ve «bir İs­lâm çocuğu» terkibiyle ibtida ederek «en esaslı sey- yi’esidir» sözlerime hitam bul#n fıkrası, bu ibâresiniL tâkib etmiştir. M , . ? r n e s t - R e n a n ’ın o id- «diasın da cevapsız bırakmıyalım :

, Acaba ' is â h i, b - i hu t b e: ’nin îtilkadıhca, di­llini edyân-ı sâirecten, milletini . diğer' s milletlerden *t-ş r e I bılmök yalnız M ü s l ü m a - n l a r ’ a mı münhasırdır? Hıristiyanlıkla, Yahudilik’e, Ateşpeu restlik’e, Pütperestlik’e itikad edenlerin, kendi dinî­mi başka dinlerden, k6ndi milletini başka ^illetler­den . a ş a ğ ı veya ânlara m ü s â v î tuttuklarım iddia etmek kabiî midir? Elbette, değildir, ya, ıtika-

-dmca dîn-i haİck’a tâbi olduğu için kâvmini akvâm-ı. dâireden ş e r î f addetmek, neden dolayı/İslâm’a .göre sâır milletlerin * d un unda k a l ma ğ ı mû- *cib olsun da, Hmstiyanlar’a, Yahudilşr’e filânlara rgöre obuasın? « İ s l â m i y e t ’ i n ma â’ r i f ç e t ^ ’ s î r â t ı » kadar îaütı i,m bir me$’ele;bu türlü - i s t i d l a l l e r l e > mi hallolunacak!...

(1) Burada zikredilen âyât-4 kerimenin tamâmının, -meâlleri :* .

Birinci âyet (Yâsin Sûresi, Âyet 38) : «Güneş de kıem-*di mustakarrinda (mahrekinde) devr ve hareket eder. Bu, azîz ye alîm olaıi Allah’ın, takdiridir

İkinci âyet (Etı-Nebe* Sûresi, Âyet 14) : «O sıkıbly^ğdırıcı bulutlardan bol böl ajkıcı bir su üızâl eyledik.»

* Üçüncü âyet <Şn-Nebe’ Sûresi, Âyet 8) : «Sizi çift «Çift (Erkekli, dişili) yarattık.»

Page 26: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

' REN AN MÜDÂFAANÂMESfc• . • \ . ■ "

îr# t» -i fb -- • f , a M k- a 1 e ffder M--:' " ' s. ' «JÖhİ-i İslâm’a, a‘müî-1 diniyyesinin sadeliği, edyân-n şiire hakkında pek de haklı addohınamıyacak bil* fikr-fc tahkir ilka eder.» ; : *

M . R en an bilmezseeshâfo-ı vukûfa lâyıkıy- la malumdur ki, ehil-i İslâm* a‘mâl-1 (fiıuyyesindn sar- deliğini, suûbestini hiçbir vakit düşünmemiştir ve- düşünmez. Sair edyâma da hiçbir mûsMmiJl nazar-r tahkir ile bâkiığıybfetur. Şâir dinler kütüb-i semâ- vlyye’ye müstenid ise, anlar İslâm indinde m u - h a k k a r değil m e n s u h Hür. Etiyle yaptığt sanem’e kendini halk etmiş zanniyie tapuıanlairin* mezâhibi kabilinden olan mu‘tekadât-ı bâtılaya iser Müslümanlar da, Hıristiyattlar da, Yahucüler de, din­sizler de yalnız, n a z a r - 1 t a h k î r ile değil, ta­biî, . n a z a r - ı t e z y î f- ile bakarlar.

Hiçbir -dine mensup olmayan M . R fe n a n> için, Hmstiyanlâr’iin, Yahudüer’in İslâmiyet’i e d - y â n - ı s a hi âı * ’dâîı addetmemesi ma'zûr tutul­duğu hâlde, İslâm’ın HıriStiyarilık’ı-, Yahudilik’fc m e n s û h bilmesi, aeaba nasıl iüedâr-ı ta'rîz ola­bilir? Putperest’lere, ateşperest'lere- dâir e h İ - £ k it a fe ’ın umûmiyle"beraber, hattâ d i n s i z l e - r ’ e dahi şâmiİ olan bir fikirden' dolayı da M R enya n yalnız M ü»£ l ü m a n l a r ’ı muâteb tuta­maz zannederini. S â h i b - i m e k a l e ’nin te- vehhümüne göre ’ eh-1 - i i s l â m , Cenâb-ı Hak ikbâl ve-kuvveti - meziyyet-i zâtiyye kaydından va­reste olarak - kime irâde buyurursa ana ihsan eder İtikadında bulunduklanyçün, t e r b i, y e ' v er ma *r i f e t ’e-ve Avrupa fikrini tpşkil eden her tür- İ& ni e z i y y e t ’e Müslümanlar K e m a 1 - i . h a>.

Page 27: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

k a r e t ’lebakarlar imiş! Mu‘td-d hakikînin iüsar1 iuju her türlü 'kayıd ve vesileden vareste bilmek,: yanlış bir itikad mıdır? H a t î b - i ş e h î r dün-'- •yada ikbâle, kudrete mâlik olanlardan kâffesinin- ma'rifet ve meziyyet eshâbmdart olduğunu ve her ma mfet ve m^dyyet eshâbının bir mevki-i ikbâl ve'1 kuvvete geldiğini iıddiae’debiliir ise, eshâb4ı mütâlea- yı bu dâvasına ikna* için, tarilh-i insân'iyeti* hem Jö- tabhânelerden, hem-fikirlerden bütün bütün kaldır-

I 1 ■ ■■ . - , ,

mak da| kifayet etmez : Muasırların hâlini de biribi- rinden setretmeğe bir çare bulmak lâzım gelir! >

Bir de, İslâm’ın bu îtikadda bulunması,' maâri­fe niçin nazar-ı tahkir ile bakmasını icab etsin? İlim,.. mıücerred kudret ve ikbâle nâil olmak için mi tahsil

v ölünür? ■ •. ıM . K e n a n ’ın mensub olduğu Fransa kavmi

içinde zâdegândan olmadıkça bir mevki-i kudret ve- ikbâle nâil olmak muhâl derecesinde müşkil olduğu zaıhahlar, sunûf-ı ma'rifetle tahliyemi nefs etmiş olan- D e s ç a r t e s ’lar, P a s c a l ’lar, ne türlü kud­ret ve ikbâle nâil olmak iıçinxçalı§mışlar idi? C o - p e î n i c Lehistan’da kırallığa, G a 1 i 1 e e Ro- ma’da papalığa intitiab olunmak için mi maârife bezl-i vücûd etmişlerdi?

Ma‘xifet bir nâzenîn-i dilrübâdır ki, mübtelâla- rı yalnız neyl-d visâliyçün ifnâ-yı ömr eder. İlmi ve- sîle-i istifade etmek için istihsâle çalışanların, hiçbir vakit, mâlûmâtca bir mevki-i,imtiyaz ve kemâle vâ­sıl olduğu bilinemez.

Bu dfelâil-i akliyyeye de: hâcet yok. İsbât-ı ha­kikate fi‘liyyât kâfidir. Eğer İslâm maârife rlazar-F tahkir ile bakmış olsaydı, içlerinde bir âlim1 zuhûrt

RENAN MÜDÂFAANÂMESt 2S

Page 28: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

RENAN MÜDÂF A ANÂM ESİr ' • | *• , '

etmezdi. M . R e n im , İslâm'dan âlini zuhûr et- memiştir diyecekse tfcpyan eylesin'de ana göre bah­sedelim. M . E r n e s t R e n a n gittikçe tuhaf­laşıyor, dikkat buyurulsun. .

Yukarıda beyan olunduğu üzre İslam’ın terbiye ve maarif ete ve Avrupa fikrini teşkil ^den her türlü me;siyyete faemâl-i hakaretle baktığını beyan ettikten sonra der ki :

«îtikad-ı İslâm \le telkih olunmuş olan bu ceriha a kadar kuvvetlidir ki, her nçvi, kavmiyyet ve milliyet mu- bayenetleri yalnız kabûLi islâm) ile mahvolur. Berber, Sudanlı, Çerkeş, Efganlı, Mal ez, Mısırlı, Nube gibi ak­vam, bir kerre Müslüman olunca, artık Berber, Mısırlı, Sudanlı değl, yalnız M ü s 1 ü m a n ’dır.»

Mukaddime île neticenin cihet-i istilzâmmı keş- fedebilenlere bir büyük mükafat verilse şâyestedir!

Ne olmuş? İslâm heftürlü ikbâl ve kuvveti Mu‘tî-i hakikî’den bilirmiş, binaenaleyh terbiye ve marifete nazar-1 tahkir ile bakar imiş ve binaena­leyh bu cerihanın te’sîriyle herkim M ü s lü m an

olur ise kavmiyyetini kaybeder, yalnız. M ü s lii - m a n kalırmış! - ; • . , , '

Şimdi, maârife n^zar-ı tahkir ile bakmakla, Müslüman olanların kavmiyyetini kaybetmesi mes*- elelerinin biribirine münâsebeti var mıdır? Müellif geçinen bir adam için, hutbe îrad ederken değil, bel­ki sayıklarken bile., (bu kadar saçma, söylemek ayıp olur.

Tarihçe musibettir, ki, düvel-i, îslâmiyye arasın­da zuhûr eden birtakım ihtilâfât' üzerine İslâmiyet’e dâhil olan akvamın hemen kâffesi, k a v m i y y e - t i n i m u h a f a z a edebilmiştir. Yalnız, hangisi* ne sorulsa, İ s l â m sıfatını, meselâ. Çerkeş veya

Page 29: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

Efgan unvanıma takdim eder ki,-»bu tercîfhj şâire mutekıdleritıce d ıhi câridir. , - ^

Fakat ş â hifb - i h u t b e ’ye şurasını .mAt edelim ki, İslâmiyetıbirçok ka v m i y y . e t l er in m a h v i n e sebep olup da ebnây-ı beşerin mevâni-i itilâfından birini mümkün mertebe t a k 1 i l etmiş olsaydı, fil r-i hîkmetçe takdir olunamıyacak bir hâl mi hıjdûs etmiş olurdu?

Yine sâhilb-i mekale der ki :«Bu Hâlden yalnız İ r a n müstesna olarak fikr-i

mahsûsunu/muhâfaza edebilmiştir. Çünki İ r a n , İslâm arasında bir mevki-i mahsûs ihraz etmiştir. İ r a n l I ­l a r Müslümanlıktan birkaç kat ziyade şî*î’dir.»

Müslümanlıktan ziyade Şî‘îyyet ne demek olu­yor? Müslüman, olmadık şî‘î de mi varmış! Bu türlü bâzîce-i elfâza bâzı letâif-i edebiyyede cevaz olabilir; fakat ciddî, bir esere mânâsız söz karıştırmakta bir * münâsebet yoktur.

M . R e n a n , ŞHy^et’i İran’a mahsus -bir mezheb ve o husûsiyyeti de 1 r a n 11 1 a r ’m İslâm -arasında bir mevkı-i mahsûs ihraz etmesine sebep gösteriyor! îsîâm’m tarihine vâkıf olsaydı, Şî‘îlik’in Memâlikri İslâmiyye’de dolaşmadığı» bir cihet"ve dâ- nil olmadığı bir l avim kalmadığını öğrenmiş olur­du : -

Mâlûmdur ki, . Ş î ‘ î 1 i k ’in İran’da bütün bü­tün takarrürü, daha üç as r r l ı k bir mes’eledir; tekarrür edinceye kadar fr a n l ı l a r ’dan yüzbin- lercesinin ikanı döküldüğü de tarih ile müsbettir; İs­lâm mülkünün bir hayli taraflarında İran’dan birkaç asır evvel o mezhebe sülük ederek Ş î ‘ i y y e t ’i bu zamana kadar muhafaza etmiş kavimler de bu­lunur.

*ENÂN MÜDÂFAANÂMESt

Page 30: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

28 , KENAN MÜDÂFA ANÂMESt

, ‘ Bu bedahetlere karşı, t r a n 1 1 1 â r % îslâm içinde kendilerine ayn Ibir mevki iihrâz etmiş, Müs- lümanlık’tan ziyade Şî‘îyyet’e mâit bir kavim itibar etaıek caıiz ise, ne diyelim?

M . R e n a n bü kadar garibeler meydana koyduktan sonra, istikbâle husûl-i emniyet için mâ- zîye atf-ı nigâ'h edip de: «Şimdi (zanriınca) bu dere­ce tedeımî etmiş olan m e d e n i y y e t - i t s 1 â ~ m i y y e bir zaman pek p a r l a k idi; bu kadar âlimler, hakimler yetiştirdi; asırlarca Çarp’taki Hı­ristiyanlık âleminin hocası oldu; bir hâl ki, bir za­man vücûde gelmiştir, bundan son a niçin gelemez­sin» diyenlerin fikrim de beğenmiyerek ve «Benim de asıl bahsedeceğim, bu noktadır» diyerek, «Sahî- han u l û m - ı î s 1 â m i y y e , veya hiç olmazsa, îslârn tarafından k a b û İ v e m ü s â a d e y e m az h a r o l m u ş 'bir i l i m var mıydı ?> mes’elesini meydana koyuyor. Mes’elenin haili için söze başladığı sırada üç asır kadar bir müddette Memâlik-i İslâmiyye'de pek müm(taz âlimler, hakim­ler mevcut olduğunu ve o zamanlar c i h â n - ı î s~. 1 â m i y e t , marifetçe H ı r i s t i y a n l ı k âle ­m i n e m ü r e c c a h bulunduğunu itiraf eyle­dikten sonra, bu delâlilin, birtakım yanlış neticeler tevellüd edebilmek için, lâyıkiyle tahlil edilmesine ve btınun için de Şark’ın tarih-i medeniyyetini asır be- aşır tetebbü* ederek Islâm’ın o rüchân-ı muvakka­tini istihzar eden eczâ-yı müteaıevvi‘anm hissesi tef­rik olunmasına lüzum gösteriyor. îşte arzu ettiği tâlhlite şu sözlerle başlıyor

«İlim ve hikmete en ziyade b i g â n e bir zaman var ise, (birkaç asırlar imtidad eden ve A raplar’m vicda-

Page 31: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

RENAN MÜDÂFAANÂMESİI - ■ ■ \: ■ ■■ . // 29

nını tevhidin turûk-ı mütenevviası arasında mütereddid bırakan, cmünâzaât-ı mesohebiyyenin neticesi olatı î s 1 â - m i y e t 'in b i r i n c i as r ı ’dır.»

■Ne buyurursunuz, kable’l-İslâm Arablar bey­ninde «tevhidin turûk-ı mütenevviasmdan mütehad- dis mücadeleler» de var imiş! İslâm’ın birinci asrın­dan birkaç asır evvel Arabistan’da T e v h î d - i B â r î itikadının mevcut olduğuna ve hattâ bundan dolayı kafoâil arasında m ü c a d e l e l e r , m u - h a r e ' b e l e r bile vuku* bulduğuna dâir M . K e n a n ’m keşfedip de meydana koyduğu hakika­ti - şimdiye kadar hiçbir kitapta görülmediği, hiçbir delili de olmadığıyçün - k e n d i s i n d e n ' baş ­k a dünyada kimse kabul edemez.

Asr-ı evvelde İslâm arasında i l i m "münteşir değil imiş; eğer ilimden murad yalnız r i y â z i y â t ve t a b î i y â t ise, filhakika değildi. Fa^at bun­dan İslâmiyet’in mânimi maârif olması mı iktiza ^der? Dîn-i Muhammedi, münteşir olduğu yerlerde halkı â»l im bulmuş da cehl’e mi şevketmiş?

Hikmet bahsine gelince : M , Renan eshâb-ı kirâmın kelimâtım câmi< olan kitapları, hiç olmazsa N e h i c ü ’ l - B eTl â g a ’yı görmüş olsa idi, kolay­lıkla böyle bir iddiayavkıyam edemezdi, sanırım.

S. â h i b - i m e k a 1 e , bu iddiasını müteâkip hiç muktezâ-yı makama münâsebeti olmadığı hâlde, biraz da B e d e v i l e r ’in şairliklerini ve fakat âlim olmadıklarını beyan ettikten ve H a z r e t - i Ö m e r (Radiya’llahu anh)’in İskenderiye Kitabhâ- nesi’ni ihrak ettirmediğini itiraf ile beraber, dünya­da galibiyetine ( hizmet ettikleri kavâid-i celılenin hâşâ efkârın tahamyât-ı âlımâne ve mesâî-i müte-

Page 32: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

' / ' ;■ ■ ■ '' \ • . ' i:- nevviaşını hayap edegeldiğine dâir bir hezeyan dahafırlattıktan sonra, şu fıkraları söylemeğe başlar :

«750 tarih-i mîlâdisne doğru İran tefevvuk edip de  l - i A b b â s ’m B e n î Ü m e y y e ’ye galebesini istihsâl edince, her hâl tebeddül eyledi, İslâm’ın merkezi Şat ve Furat araşma intikal etti; orası ise Şark’m gördük ğu en parlak medeniyetlerden birinin âsâr-ı bâkıyesiyle mâlâırfâl 4di. Bu da İran’ın D e v l e t - i S â s â n i y y e medeniyetidir ki, N û ş î r v â n devrinde merkez-i kemâle vâsıl olmuştu. Oralarda sanâyi‘, a‘sâr- 1 adîdeden- beri teraıkkî etiiıiş îdi; H u s r e v buna bir de kemalât-* fikriyye ilâve eyledi. İstanbul’dan tardolıinmuş olan f e 1- s e f î y â t , İran’a ilticâ etti. H u s r e v , Hind’in kitablarını tercüme ettirdi; ahâlînin en kesreti* unsurunu teşkil eden H i r i s t i y a n l a r , Yunan’m ilim ve hikmet’ine vâkıf idiler; tıb bütün bütün ahların elinde idi; pâpaslar liem mantık, hertı de hendese bilirlerdi. Şıfât-ı mümeyyizesi S â s â n î 1 e r devrinden alınmış o hin Şehnâme’de, R ü s t e m ’in köprü yaptırmak istediği za­man mühendislik için bir câselîk (caslık) çağırttiğı be*: yan olunmuştur; câ^âlîk ise N a s t û r î 1 e r ’in patrik veya papaslarına ünvan olan katolikos demektir. İslami­yet’in sadme-i şedîdesi İran’ın bu güzel terâkktyatını yü£ sene kadar te’h r tettiyse dfe, A b b â s î I e r ’in tesâltü- nü, H u, s r e v z a m a n ı ’nın parlaklığını tekraı; ihya eyledi.  l - i A b b â s saltanatına, vâsıl olan inkılâbı vücûde getirenler* î r a n 1 ı rüesâmn zîr-i idaresinde bulunan İran askeri idi; D e ^ l e t - i  b b â s i y y e ’- ttih müessis: olan E »b û ? 1 - A b b â s ’ın ve husûsiyle M a i} s û r ’un etrafında bulunanlar dâima 1 r a n 14 i l 1-. Gûya ki, S â s â n I 1 e r yeniden dirilmişler i<$i; mahrem müsteşarla!:, şehzade hocaları, reîsü’l-vükelâlar* İran’ın eski hânedânlarından ve mâiûmât-ı, kâmile «esîıâ- bıhdân olan ve kavimlerinin mezhebine sâdık kalarak İslâmiyet'i hem pek geç; hem de bilâ-ka^âat kabûl eden B e r m e k;i 1 e r idi. N a s t û r î l e r de, tâhammül- i-tikac} olmıyan bu halîfeleri ihâta ederek, bir imtiyaz-ı

10 \ / - »İNAN MÜDÂFAANÂMESİ

Page 33: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

mahfiûs olmak üzre hekim başılıH’ları hizmetini istihsâl ettiler.» ' , \

Ş â h i b - i «ı e k â 1 e ’nin bu kadar gevezeli­ğini, İslâmiyet’in maârife mâni olduğuna delil ma­kamında istima* ediyoruz. İfadelerde ise öyle bir de-' lâletten eseîr olmadığı şöyle dursun, doğru-biç şey var ise, o d a H a z r e t - i Faruk, (Radiya’lla!hu aiıh) efendimizin İ s k e n d e r i y e K i t ab lıâ - n e s i ’iıi ihrak ettirdiğine dâir papaelar lisanında mevcut olan iftirâ’nın cerhinden ibarettir. Bir de, bâzı Hifistiyanlar’m Hulefâ’yı Abbâsiyye’den, birkaç zâte hekimlik ettikleri sahihtir.

'Diğer iddialara gelince: Evvelâ, merkez-i hilâ- fetin Bağdad’a naklolunması İslâmiyet’in terakkı- yât-ı medeniyyesine nasıl te’sîr hâsıl edebilirdi ki, E. R e n a n ’m İran taraflarında tevehhüm ettiği M e- d e n i y y e t - i vS âjs â n i y y e' ancak otuz - kırk yıl sürebilmiş ve İslâm’ın zuhûru üzerine bir hâl-l vukûf’a düşmüş,bir şekl-i terakkiden ibaret idi. Ne­den iktiza etsin ki, kavm-i neclb-i Arab daha mer­kez-i hükümeti Şam’da iken Y u n a n m edeni y- y e t i ’ndçn, o bin seneden ziyade bu kadar meâsir-i azîme izhar ile hikmet ve medeniyyetin âlem-i insa­niyette naşir ve müessisi olmuş ve hattâ M . K e ­n a n ’ın kavlinee S â s â n i 1 e r ’in tferakkıyât-ı fikriyyelerini de - bunlar Kütüb-i Yunaniyye’yi ter­cüme ettikleri cihetle - te’min etmiş, olan M a â - r i f - i Y u n â n i y y e ’deiı ibret-bîn olmasın da, ilmin fevâidârçi M e de n i y y e t - i S â s â n î y - y e ’den, alsm? ' ' > ■

BEN AN MÜDÂFAANÂMESt „ 31

Page 34: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

RENAN MÜDÂFAANÂMESİ

.caba İr a n ‘ m e d e n i \y y e t i ’nin Şat ve' Furat arasındaki âsâr-ı bakiyesi Y u n a r r m a â ­r i f i, ’rtin Şam’daki âsânndan daha ziyade mildi?

N û ş ı r v â n ye H u s r e y zamanla­rında İran’ın maârifçe öyle bir mevki-i kemâle vâ ıl olduğunu istoat için, M . R e n a n ’m kavl-i mücer­redinden Ibaşka bir emare göremiyoruz. Birkaç sene Yunan’m f e 1 s e £ i y â t ’mdaç istifadeetmek ve Hind’den birkaç kitap tercüme ettirmek ile birkaV- min maârifte mertebe-d kemâle vâsıl olrriası müm- kin midir?

D e v l e t - i S â s â n i y y e ’nin Ariab’a intikal edece!k kadar maârifi olduğuna M . : E r n e s t R e ıi a n İran’ınhangi müellefât-ı ilmiyye veede- \ bidesiyle hükmediyor? İ r a n ı l e r o zaman, ilim ile mütehallî idi de «kitapları nerede kaldı? Yok* sa, bunların da İ s k e n d e r i ye Ki t a ht ı â ne - s i gibi İslâm tarafından yakıldığına dâir bdr yalan dajia mı ihtira* olunacak? Âlim olan bir kavim, ken-" di efrâdmda köprüye mimarlık edecek adam bula­maz da sair milletlerin din me’murlarından mı isti­âne eder?

M . R e n a n , o zamanın İrafrîler’inde' ilim ve ma‘rifet dâvâ ediyor; hâlbüki Â İ - i A b b â s - tari birinci olarak »hilâfet iddiasına kıy kin eden t İtt a m İ b r a h i m hiç de :bu îtikad#a değildi. Hattâ Horasan’daki nükabâsıha dâima : «Oralarda

- ■ ; 4 ' - ■-'■■■:..7 ■' '-.T , „ s ■ - ' ■ » ■ -

Ar ab’t an hiç kimseyi sağ bırakmayınız, ilim ve ze­kâları ber * veçh-i matlûb idarelerine mânidir; hâlbü* ki yerliler, cehâletleri cihetiyle hayvan gibidir, me- harlarından tutar, istediğiniz yere götürebilirsiniz» yollu emirler gönderirdi.

Page 35: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

»ENAN MÜDÂFAANÂMESİ ' 33

Acaiba M . R e n a n , Â l - i A b b â s ’m eşnâ-yı zuhûrunda î r a n l ı l a r ’ın meziyyât-ı fikriyyece bulundukları mertebeyi m uâ s ir l a - ' t ı ’ndan daha iyi bilmek iddiasında mıdır?

De v 1 e t ; S â s â n i yy e zamanında, ahâli­nin en külliyetli unsurunu teşkil eden H ır i s t i - y a n 1 a r olmak, akıl kabûl edecek hâllerden mi­dir? Hiç o zamaıi İran’daki ahâlinin ekseriyyetı H ı- r i s t i y a n olsa idi, Hıris tiy anlık’ inen buyuk hâr mılerinden olan Ş a r k î m p a r a i o r 1 u ğ u ’na karşı D e v 1 e t - i S â s â n i y y e nasıl istiklâlini muhafaza edebilirdi?

Hânedânı kendine mensub olan B e r m e k ’m oğlu H â l i d Müslüman idi; bir hânedân içinde yalnız bir adamın kabûl-i ;din etmemesi, o hânedânın îslâmıyeti geç kabûl ettiğine mi delâlet eder? Ya he­le B e r m e k î 1 e r ’in izhâr-ı Islâm etmeleri îman-ı tıakikî üzerine olmadığını M . R en a n nereden biliyor? Kendileriyle görüşüp de serâir-i kalfoiyyele­rine vâkıf olmamıştır sanırım! B e r m e k î le r ’in nifak veya irtidad’a delâlet edecek (bir fiil veya ka­villeri işit ilmemiş tir; hattâ îtikadlarmın fesad’ını "gösterecek hiçbir kitapta bir fikracığa bile tesadüfolunmaz; hic B e r m e k î 1 e r ’inrsû’-i itikadına ' î , ' ■ elde bir delil mevcut olsa idi, o aileyi kahrettiktensonra kendilerini halkın lisan-ı tacizinden kurtarmak için B e r m e k î l e r hakkında bin türlii.seyyiât î’lânmı mehâm-ı devletin en büyüklerindenaddeyliyen uzemây-ı devlet, B er â m i k e ’yi halkindinde merûın edecetk böyle bir hâlin neşrini onbir«asır sonra dünyaya gelecek olan M . R e n a n ’aanı bırakırlardı? j .

Page 36: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

B e r m e k î 1 e r ’in ikbâli yalnızca H â r û nr devrinin bir cüz’üne münhasır iken, A b b â s î 1 e r’~ in asr-ı marifetinde, umûmen mahrem müsteşarlık­larını, şehzâde hocalıklarını, vezâretlerini B e r - iti e k î 1 e r ’e hasretmek pek Acemâne bir mübala­ğa değil midir?

M . R en a,n , E ' bû, l -ATî 'bâs S e f f â ile E (b û C a ‘ £ e "r M a n s û r ’tm da tâmmül- i‘tikad olmadıklarını iddia ediyor; zîra, mekalenirfc hern&ı her fıkrasından, İslâmiyet’e mu‘tekıd olanı bir adamın muhibb-i iljm olmasına zihnindedir türlü ihtimâl veremediği anlaşılıyor. Kur’ân-ı Kerîm’de

j ve . 1 u|çaJ Uoj T ve # m (jJj

IjIp <j JvjJ5. ve V gilbi nice âyât-ı kerîme (2) ve kütüıb-i.mu<teberede LAj,yi tfjj 'IJUJI ve jiui & j f Ulve *k>Jıl! <Jl jjı-*- ve i*il i JÜ I g ib§

bunca ehâdîs-i şerîf (3) mevcuıddur ki, cümlesi, dîneik(2) Burada zikredilen âyât-ı kerîmenin tamamının

mealleri :Birinci âyet ^Bakara Sûresi, Âyet 269) ; (Allah) hik­

meti kime dilerse ona verir. Kime d£ hikmet verilirse muhakkak ki ona çok hayır verilmiştir. Bunları ancalç kâmil akıl şj&ıipleri tezekkür ve teemmül eder.»

* İkinci âyet (Lukmân Sûresi, Âyet 12) : «And olsun ki biz Lukmân’a hikmet verdik ve ‘Sana verilen hikmet­ten dolayı şükr et’ dedik. Kim şükr ederse kendi nefsi için şükr eder; küfrân-ı nimetde / bulunan da kendisine etmiş olur. Zira Allah ganîyy-i hamıddir.»

Üçüncü âyet (El-Mücâdile Sûres|, Âyet 11) : «Ey îman edenler, size meclislerde ‘yer açın’ denildiği zaman hemen yer verin ki Allah da size açıklık ve genişlik ver­sin. ‘Kalkın* denilince de kalkıverm. Allah içinizde imara

İİ ' RENAN MÜDÂFAANÂMESf

Page 37: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

â l i m i n ş e r e f i n e ve her müzminin t a İh - s î 1 - i i 1 i m v e h i k m e t l e mükellefiyetine delîl-i katadır. V ' / *

Hâl böyle iken, mu‘tekid olduğu din'tarafından tahsîl-i ilim ve hikmet’e me’mur olan bir millet ef- râdının, «mübâlât-ı diniyyeden teberrî etmedikçe ilim ve hikmete meyledemiyeceğini» iddiâ etmek, zulmetin indifamı güneşin gurûbuna mevkûf ad- deylemek kadar bedihiyyul-butlân bir maskaralık değil midir?

Farz-ı muhâl olarak tutalım (ki, S â h i b - i m e k a 1 e ’ınin tevelAıümü gibi, tâmmü’l-i’tikad o- lan Müslümaaılar’dâ h i k m e t ve m a ‘ r i f e t ’e hizmet etmiş . hiç kimse bulunmasın ve hattâ ehl-i İslam’ın ilme n a z a r - ı h a k a r e t ’le baktığı da şşıhih olsun; i l i m ve h i k iç e t ’in şerefine ve tahsilinin yücûbuna dâir bu kadar evâmir-i ilâ-etmiş olanlarla kendilerine ilim verilmiş bulunanların de-,

J recelerini artırır. Allah sizin yaptıklarmızdan haberdar­dır.»

Dördüncü âyet (Ezr-Zumer Sûresi, Âyet 9) : «De k i: Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?»

Beşinci âyet (fcâ-hâ Sûresi, Âyet 114) : « ‘Ey Babbim, benim ilmimi arttır" de!»

(3) Burada zikredilen ehâdîs-i şerif eden :Birincisinin meâli: «Âlimler Peygamberlerin vâris­

leridir.»İkincisinin meâli: «Bir âlimin ölmesi âlemin göç­

mesi gibidir.»Üçüncüsünün meâli: «Berkten mezâra kadar ilim

taleb ediniz.» (Mu’teber hadîs kitaplarında görülmemek­tedir.)

Dördüncüsünün meâli : «Çinde de olsa ilmi taleb e* din. Çünkü ilim talebi her müslime farzdır.»

RENAN MÜDÂFAANÂMESİ 35

Page 38: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

36 RENAN MÜDÂFAANÂMESt

hdyye ve nebeviyye meydanda dururken, milletin o evâmire ittiba* etmemesinden dolayı, d in e b ir n a k î s a t e r e t t ü b e t m e k ihtimâli var mıdır? /

S âh i b - i m e k a 1 e , Bağdad yeniden ha­yat bulmağa başlamış olan İran’ın payitahtı olunca, f â t i h l e r i n l i s an ı olan Arabça’nm ortadan kaldırılmasına ve dinin bütün bütün in k â r ’ma imkân bulunmamış ise de, vücûde gelen medeniy- yet-i cedîdenin mahlût olduğunu ve A c e m 1 er le H ı Y i s t ı y a n l a r galebe eflerek idare ve hu­sûsiyle zâbıta’mn bütün bütün H ı r i s t i y a n l a r elinde kaldığını ıddiâ eder.

Sübhânallah! Â 1 - i A b b â s Arabi’yi orta­dan kaldırıp da hangi lisan ile tekellüm edecekler idi? H a l î f e - i İ s i â m olmak itibariyle dün­yanın en büyük taht-ı saltanatına nâil olmuş iken, d i n i n l i s a n ı n ı ve d i n i red ve inkâr ile devletlerini esasından haraib etmeğe çare teharrîsiyle mı meşgul olacsiklar idi?

H u l e f â - y ı A b b â s i y y e ’nim vezirleri, idârenin her şûbesine müvekkel ola A me’murları, zâ- bıta nazırı bulunan sâhib-i şurta’ları, isimleriyle, ün- vanlariyle tarihlerde yazılıdır; içlerinde bdr Hıristi­yan bulup da göstermeğe M . R e n a n muk­tedir midir? Böyle mübâhaselerde halkayık-ı târühiy- yeyi t a h r i f ile, isbat-ı müddeâ mı olunabilir?

M . E r n e s t R e n a n , H â r u n ü ’ r - R e ş ı d ile M e ’ m û n ?un da İslâmiyet’e muHe- kıd o l m a d ı k l a m n ı iddiâ ediyor; hâlbuki Hâ r û n , saltanatının ekser eyy âmmı hac ve gaza* da irnrâr etmek cihetiyle İslam indinde aizze-i ki*

Page 39: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

RENAN MÜDÂFAANÂMESİ 37

râm’dan ma'dûddur; Me’mûn’un ise itikadında hıf- fet değil, belki taassub bulunduğunu, tâbi plduğu Mezheb-i rtizâl’in tervicinde istimal ettiği cebirler isbat eder. Mübâlât-ı diniyyesi olmayan bir hüküm­dar bir mezhebi terviç yolunda cebr’e müracaat et­sin de ahâlînin biorçoğunu kendisinden ne sebeble tenfîr eylesin? O M e ’ m û n ’a mı bî-mezheb diye­bileceğiz »ki, sâika-i îtikad ile İ m â m R i z â haz­retlerini ekaribirte, evlâdına tercih ederek, kendi­sinden sonra velîahd eylemişti.

Yukarıda isbat olunduğu üzere S e î f â h ’m, M a n s û r *un, H â r ûn ’un ve M e - m û n ’uti mübâlât-ı dinAyyeden b e r î olmasiyle «İslâmiyet maârife mâni‘dir» dâvâsı kat‘â sabit olmak lâzım gel- mezfken, S â h i b - i m e k a 1 e ’nin dört Müslü­man padişahını - gûyâ mecâlis-i mahremiyyetlerine yıllarca mülâzemet etmiş de hafâyâ-yı kalbiyyeleri- ni öğrenmiş gilbi - hizmetlerinde bulunan e kâ - b i r ’in kâff esiyle beraber dinsizlik’le itham etmek istemesi, ne garip bir hıffettir!

İşte M . E. r n e s t R e n a n , Bağdâd’daki terakkıyâtın, sırî jbu padişahlarla mukarribleri tara­fından bezlolunan h i m â y e ’den ve o himâyenin ise d i n s i z l i k ’ten neş’et eylediği iddiâsında ıs­rar ederek, bu iddiânın akabinde dafhi vaktiyle Bağ- dâd’a Kayravân’dan s o f î bir zât gelerek orada her nevi edyân ve mezâhib esshâbından mürekkeb

. b i r e n c ü m e n - i i l/m e dâhil olmuş ve bu encümende, tslâm olmayanlardan birinin ulemâ-yı islâma karşı: «Biz buraya istidlâlât-ı akliyye üzeri­ne bahs için geldik; bize Kur’ân ve Hadîs’ten istinbât olunmuş berâhîn îrad etmeyiniz ki, anlara îmanımız

Page 40: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

38 RENAN MÜDÂFAANÂMESİ

y&ktur» dediğini işitmiş olduğuna dâir bir fıkra nafc* lediyor. ' \ . ' .

Şübhesizdir ki M*. R e n a n , bu hürriyet-i bahsi, mübâlât-ı diniyyeden berî zannettiği eshâb-ı hükümetin ma'kûlât - perverliğine; hamletmek ister.

Biraz insaf ile düşünülsün! Eğer tedikîkat ve mu- hâverât-ı mezihebiyyede bu hürriyet, ş e r ' an ni ü c a z olmasaydı, o asırlarda, alâ-mele’i’ri-nâs öyle a h k â m - ı d i n i y y e n i n h i l â f ı n a birtakım m ü b â h a s e l e r e c e v a z y e r ­me k , dünyada hiçbir hükümet için k a b i l ola­bilir miydi?.

M . E r n e s t R e n a n , risâle’sinin birçok sahifelerini de, t e r c ü m e ve t e ’ l i f kuv­vetiyle «Arab’ın vâsıl olduğu mertebe-i marifetten» g a y e t n a k ı s /bâzı mâlûmât i'tâsıjıa hasretmiş­tir. Bu mebâhisin arasına da şâyân-ı dikkat bâzı fık­ralar sıkıştırmıştır; meielâ Arablar h ü k e m â ’yay (yukarıda beyan olunduğu üzre) fa ve lâm’ın kesri ve ze’hin meddiyle filizüit (philisophe) ıtlak ederler imiş; bu tâbir ise zındık lâfzı kadar muhâtaralı bir ünvan olarak ekseri mevt ve işkence’yi mûcib olur imiş!

Kurûn-ı kadîme’de medeniyyetin mûcid’i addo­lunan Y u n a n 1 1 1 a r , hikmet’in gerçekten mü­ridi olan S o k r a t ’ı, Tevhid-i Bârî itikadında bu­lunduğu için îdam ettiler .

Kurûn-ı vustâ’da ihyâ-yı medeniyyetçe pişvâ-yı akvâm olan İ t a l y a n l a r hey’et-i cedîde’yi te’- yid ve dsbat ile uğraştığı için G a 1 i 1 e e ’yi îdam etmediler ise, îdama yakın işkencelere uğrattılar. Ktırûn-ı ahîre’de hürriyet-i efkâra mehd-i zuhûr ad­dolunan F r a n s ı z l a r , J e a n J a c q u e s

Page 41: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

«ENAN MÜDÂFAANÂMESt %

J l o u s s e a u ’nıın kendi tarafından tabettirilme­yen Emile iinvanlı kitabını yaktırdıktan başka, kepr, «dişini de alız ve tevkif etmek istediler. ^

Bu vak'aları tarihlerde görüp duruyoruz. M * B e n a n , bize Arab’ın devr-d marifetinde «felse- iiyyât» ile uğraştığı için î d a m olunmuş veya i ş k e n e e edilmiş bir zât bulabilir mi? Kendişi- nin de bahsettiği E 1 - K i n d î ’nin, F a r â b î - 31in, İ b n - i S î n â ’nın tercume-i hâlleri, S o k - i a t ’m, G a 1 i 1 e e ’nin, R o u s s e a u ’nun ser­güzeştine kıyas mı kabûl eder?

S â h i b - i m e k a 1 e > yine bu uzun ibâre- *de, E n dNül ü s l ü l e r ’in de Bağdâd’dan sonra ıtaıhsÜ-i marifete (başladıklarını söylüyor da, Endülüs hükümdâriarının, eshâb-ı nüfûzunun Bağdâd’dakiler :gibi «mübâlât-ı dîniyyeden berî» olduğunu söylemi­yor. Bu şükütu, acaba, iddiasının hilâfına bin delil gösterilebileceğini bildiğinden midir? Yoksa, «Bir

?adam ki müslümandır, mâil-i maarif et olamaz» dâvâ­lını kendisi bir bahiste na!karât-ı mekal ettiği için, herkesçe de u l û m - ı m ü t e â r e f e jıükmüne girmiş mi kıyas eder?

M / E r n e s t R e n a n ’m tuhaf bir kavli de B i k e m i y y â t - ı A r a b ’a hakîkat-i hâlde « S âr s â n î vş Y u. nânî hikemiyyâtı» denilmek lâ­fçım geleceğini ve hikmet-i Yunâniyye denilse daha *doğru olacağını beyan etmesidir. M . R e n a n ihninde bir karar verse de, Arab’ın maârifine, me-

kalesinin mukaddimelerinde iddia ettiği gibi Sâsânî maârifi ünvanını mı yerecek? S â s â n î ve Y u - 3i a n maârifinin mahlûtu mudur diyecek? Sırf Yu­man hikmeti nazariyle mi bakacak? Ne îtikadda bu-

Page 42: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

RENAN MÜDÂFAANÂMESf

lunaeak ise anı beyan eylese, herkes ifâdâtmı anla­makta bu kadar suû'betlere duçar olmazdı.

Şurası câ-yi suâldir : A r a b ’ın hikmet ve ma'rifeti, gerek S â s â n î l e r ’den,gerek Y u - n â n î 1 e r ’den alınmış olsun, tamamiyle Arablar* tarafından îcad olünmadığı için Arab'ın m ek sû - b â t - ı f i k r i y y e 'sinden ma‘dûd alamayacak: mıdır? Olamayacak ise, sair kavimlerin Yunanistan’­dan aldığı ilim ve hikmet’i tamamiyle Y u n a n ­i l i a r ’m îcad ettiğini nasıl isbat edeceğiz? Anların­da kendilerinden evvel gelen akvamdan birçok şey­ler iktibas ettiğine dâir delilleriyle, • burhanlariyle meydana konulan bunca tahkikatı nasıl reddeyliye- eeğiz de o ilimlerin, o hikmetlerin nâmma Yhnatt ilim ve hikmeti diyeceğiz? Yâıhud, A r â b ’m maâ­rifçe yalnız Y u n â n î l e r ’den aldığı şeylerle ik­tifa ederek, bunlara h i ç b i r ş e y i l â v e e t ­m e d i k l e r i mi iddia olunacak!...

M . E r n e s t Rendi n, kudret ı ma'neviy- ye, «çerâğ-ı fikr-i beşer bir ikavmin elmde söneceği Zaman, ayı ahz-ü iş‘âl edecek bir kavm-i diğer peydâ- edegeldiğinden, Arab lıuikemâsımn ahiri olan î b— n ü ’ r - R ü ş d Merâkeş’te mahzûn ve metr»k ola­rak vefat eylediği sıralarda, A >b e 1 a r d ^neşr-i? tedkîkata başladığını beyan ediyor.

Evvelâ, M . R e n a n , yukarıda, hikmet ve? ma'rifet «İslâm’ın iiç asrına» münhasır olduğunu id­dik etmişti; şimdi ise t b n u ’ r - R ü ş d ’ü Islâm? arasında hâtime-i hukemâ olmak üzre kalbûl ediyor- A b b a s î 1 e r ’in zuhûru - ki M . ît e n a n ’ıır kendi 'ifâdesine göre A r a b l a r ’ca «hikmetin; mebdei» dir - hicretin 132’nci senesine tesadüf ederp

Page 43: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

RENAN MÜDÂFAANÂMESİ

l b n ü ’ r - R ü ş d ise bir rîvâyette 595 ve bir ri­vayette 603 tarihinde vefat etmiştir. Acaba, s â h i - b ~ i t ı e k a l e ’nin hesaıbmca, 132 senesiyle 595 ve 603 senelerinin araısındaki zaman yalnızca üç asır’- dan ibaret midir?

Sâniyen, ;tb. n ü ’ r ■ R ü ş d ’ün metruk mahzun plaraik vefat ettiğinden bahseden M . R e - n a n , acaba, bir kız ile, velîsinin rızâsı olmaksızın teehhül ettiğinden dolayı rucûliyyetinden mahrûm edilmiş ve tâlim ettiği ulûm ve hikemiyyât için ölün­ceye kadar eza ve i ş k e n c e ’den kurtulmamışa olan A b e 1 a r d 9ın s ü r û r ve ı k:b â 1 içinde mı ı r t i h â 1 ettiğinden bahsedecek!

S â h i b - ı m e k a 1 e ’nin bu ibâreciğinde* toir de tarih yanlışı var: Vâj(aâ î b n ü ’ r - R ü ş <1 bir müddet Merâkeş’te maıhzûn ve metrûk kalmıştır; fakat irtihâl ettiği zaman, hem büyük bir m e ’ - m û r i y e t ’e ve hem de birçok s e r v e t ’e mâlik idi. * ;

M . E r n e s t R en a ıı, hikmet’in îslârri a~ rasında dâima m u h a k k a r olduğunu ve 120^ sene-i mîlâdiyyesinden sonra Memâli!k~i îslânüyye’de ' bütün butun i l g a olunduğunu ve müverrihler ile fyer fenden bahseden müellifler, bir vakitler hifcr met’in vücûdünden bahsetmişler ise de, z â i 1 o l ­m u ş b ir f e n â 1 1 k yolunda bahsettiklerini de iddiadan çekinmiyor! \ ‘\ Hukemâ-yı Arab’ın en büyüklerinden olan 1 b - iı - i S i n â Jl t b n .ü ’ r - R ü ş d ’ün birincisi iM devlet-i İslâmiyye’de ve/îr-i âzam’lık, İkincisi ke- zâlik iki devlet-d îslâmiye’de kadı’l-kudât’lık mes- nedlerine nâil olmuşlar idi. Bu hakikat, îslâm indine

Page 44: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

RENAN MÜDÂFAANÂMESt

de hikmet m u h a k k a r mı yoksa m u a z z e z mi tutulmuştu, fi'len isbat eder.

İstanbul’u 1453 tariih-i milâdîsinde fetheliniş o- lam oennet-meıkân S u l t a n Mf ehmed H â n - i <r â z î ’nin Câmî-i şerifi civarında inşa ettirdiği Tıb Medreseleri meydanda duruyor; analda frâcet yok : Elyevm ceyâmi‘-i şerîfenin herbirinde hikmet 'kitap­ları tedris olunmakta olduğunu gözümüzle görüp du­ruyoruz. Bir fennin «ibadethaneler derûnuna varın­caya kadar» okutulmasına c e v a z verilmek, o fennîn bir mülkten i l g a s ı mı demektir?

Memâlik-d tslâmiyye’de şimdi tedris olunan hık- met’in, A v r u p a ’da tedâvül eden hikmet olma­dığı medâr-ı ta‘rîz addolunmasın : M . R e n a n ’- ın îslâm içinden ilga edildiğini iıddiâ ettiği hikmet, Arab’tan mevrûs olan ve şimdi elimizde bulunan hikmet’tir. Hikmet’ten, «zail olmuş ıbir fenâlık» giibi bahseden müverrihler, müellifler kimlerdir, diye M . E r n e s t R e n a n ’dan suâl olunmak lâzım- gelse, m a ‘ r û f ve. m u ‘ t e 'b e r b ir i s i m beyan edemeyeceğinden eminiz

Sâhib-i mekale der ki :«İli yazısiyle olan hikmet kitapları paralandığından,

nedret bulmuştu; fenn-i hey’et’ in ise yalnızca kıble’yi tâ­yin edecek kadar tahsiline cevâz kalmıştır.» -

Acaba bu zât, Şark’ta T a t a r m ü ş r i k l e - r i , Gairp’ta E h 1 - i S a 1 î b m u t a a s s ı b - 1 a r ı tarafından ihrak olunan milyonlarca kitabın zıyâını da İslâmiyet'in te’sîrine mi 'hamletmek ister? M . R e n a n , fenn-i hey’et’in tahsiline cevâzı yal­nız kıble’nin tâyinine hasretmemiiş olsa idi de, h iço 1 m a z s a «evkaıt-ı salâtı bilmek için i r t i f a *

Page 45: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

RENAN MÜDÂFAANÂMESİ 43

al mj ak da İ s l â m i ç i n m e m n û ’ o l ­m a d ı ğ ı n ı » söylese idi, hakkımızda bir m ü ­r ü v v e t göstermiş olurdu!

Bilmem ki/ 823 tariih-i hicrisinde U 1 u g B e y ’in Semerkand’de inşâsına yeni mübaşeret et­tirdiği rasadhâne’de o t u z s e n e çalışarak U - lu g B e y Z î c i ’ni meydana getiren eshâb-ı fen, ehl-i İslâm’dan değil mi idiler? Devr-i S ü 1 e y - m â n î ’de bir taraftan İspanya ve bir taraftan Hind sâhillerine giden O s m a n 1 1 d o n a n m a s ı ’rtı, hey’eften yalnız kıble t â y i n e d e c e k ' ' k a ­d a r mâlûmâtı olanlar mı sevketmişlerdi ?

V o l t a i r e , İsveç kıralı O n i k in e i C h a r 1 e s ’ ’ın zamanına dâir yazdığı tarih’te, R u s y a l I l a r ’m o zamanki cehaletlerini tasvir ederken şöylevbir fıkracık nakleder :

«Daha pek çok zâmâîı olmamıştır ki, g ü n e ş i n tutulacağını haber verdiği için î r a n s e f i r i ’nın kâtibini Moskova’da ahâlî y a k m a k istemişlerdi >

Acaba M R e 4 a n ’m itikadmca, Moskova halkını hey’et bilen bir adamın etrafına sevkeden yine İ s l â m i y e t mi idi? Hergün gözönûnde duran yüzbdn delile karşı Memâlik-i. İslâmiyye’de hey’et’in tahsiline cevâz olmadığından bahsetmek, yıldızların vücûdünü inkâr eylemek kabilinden de­ğil midir?

- S â lı i ’b - i ,m e k a 1 e , keşfiyyât-ı maıhsûsa- sında devam ederek : «O zamandan (yâni 1200 sene-i mîlâdiyy esinden) sonra, İ ı bn- i H a l d û n gibi bâzı nâdir müştesnâlar’dan başka, İslâm’da e f k â r r - ı v â s i ‘ a eslıâbmdan adam zuhur etmemiş ve

Page 46: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

44 RENAN MÜDÂFAANÂMESt

İslâmiyet ilim ve hikmetli mahvetmiştir» iddiâ-yı hodserânesini meydana koymağa cesaret etmiştir.

1 î b n - i H a l d û n ’uın muâsırîni olanı S a * - d e d d i m ’leri, S e y y i d ’leri ve anlardan sonra- gelip de isimlerinin ta'dâdı bir koca kitâp tertibine ihtiyaç gösteren eâzurt-ı islâmı, M,. R e n a n ne­reden bilsin de böyle bir 'kavl-i cahilanede bulunma­sın? • ■ . "

Yukarıda da söylemiştim, R e n a n ’m her kav­li sahih olsa da «dünyada, İslâm’dan hiç kimse hik­met ve ma'rifet’e sa‘y etmamiş» bulunsa, yine bun­dan «İslâmiyet’in i l i m ve h i *k m e t ’ e h â i l olduğu», yeni 'bir mantık yaratılmadıkça, isbat edil­mek kabil değildir. Gerek ilm’in ve gerek hikmet’m t a f d î 1 i n e d â i r ve t a h s*î 1 in i â m i r buıica âyât ve ehâdîs ise meydanda duruyor.

Biraz insaf etse M . R e n a n da îtırafa mec­bur olur ki, Kurtubel’nin, Gımata’nın, Bağdadi’uı,. Semerkand’ın ve daha bunlar gilbi yüzlerce bilâd-i îslâmiyyeınm nice yüzbin kütüb-i muhalledesini, nice bin âlimim, ateşler içinde, at ayaklan altında mah­veden S a l î b î l e r , T at a r l a r , dîn-i İsla­ma tâbi değil ildiler!

Akvâm-ı vahşiyyenin istilâsından sonra A v - r u p a l ı 1 a r da asırlarca ‘amây-ı cehalet içinde kalmışlar idi. O zamanlar memâlik-i garbiyye’deki ilim ve hikmeti mahveden G o t h ’lar, H u n l a r , A v a r 1 a r değildi de Hıristiyanlık mı idi? Hıris­tiyanlık idiyse, hiçin İslâm’da mevcud olan ilim ve hikmet’i mahvolmak derecesine getiren, H ı r i s - t i y a n 1 a r , T a t a r l a r olmuyor da Müslü­manlık oluyor?

Page 47: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

BENAN MÜDÂFAANÂMESİ 45

. M . R e n a n , tarihin en mühim mesailinden birine dâir bu kadar hiffetle düşünülmüş bir hutbe ırad etmekten ne kazanır, bilemem; fakat eshâb-ı tedkîk nazarında, ahvâl-i Şark’a vukufça olan şöh­retinin ıbelki yüzde doksanını kaybetmiş olacağından eminim.

Vo l t a i re, Hıristiyanlığın en büyük d ü ş ­m a n l a r ı ’ndan olduğu hâlde, sevk-ı menfaatle Papa’ya çatmak merâkma düşerek, maksadına ve­silemi husul olmak için Möhammed nâmında bir

’ tiyatro tertib etmiş ve bunda, İslâm’ın gerek tarih, gerek ahlâkını bütün bütün tağyir ilp beraber, O- san-ı Arab’a (üç nokta ile) pa harfini idhâl edecek kıadar cöhâlet göstererek kendini masharâ-i âlem eylemiş idi. Bilmem M . R e n a n da, bir çatacak yeri, bir hâsıl olacak maksadı mı .vardır ki, kırk sa- hifelik bir mekaleye binlerce yalan istîâb ettirmeğe uzun uzadıya himmetler sıarfeklemiş! Mâlûmdur ki, hasbî olarak bu kadar gevezelik ihtiyâr olunmaz.

M-. R e n a n , bu nakliyattan sonra, birden­bire tarîkti ilnsâf a girer gibi görünerek : «Arab’amsbet edilen maârifin te’sîrâtım tenıkîs etmek iste­mediğini» söyler de, yine iltizam ettiği mesîeke atf-ı efkâr ederek : «Arab’a isnad olunan bu maârifin * A - r a b 1 a r ’la münâsebeti yalnız lisan’dan ibaret ola« cağını» ve î b n - i S i nâ gibi, Î b n ü ’ r - Rü ş d gibi zevatın arablığı, B a c o n *un, S p i n o z a ma lâtinliği kabilinden bulunduğunu beyan eder__

Bir milletin devr-i âzamet ve şevketinde, velev, neslen o îriilletten olmasın, «dînen ve terbiyeten dâ­ire-! it tihâdına girmiş olan» zevât ile, «başka bir. kav­ine mensûıb olduğu ve o kâvmin lisanını söylediği

Page 48: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

hâlde, tnalıvolmuş bir kavmin lisanıyle kitap te’lif eden» insanlar arasında bir nisbet aramak, felsefi- yâttan bahseden 'bıir zâte yakışır münasebetsizlikler­den değildir.

ttalya’lı bir aileye mensûp olan N a p o l e o n nasıl Fransız, ecdadı S 1 â v kavminden oldüğu mervi bulunan B i s m a r c k nasıl Alman ise,' î b n - i S i n â , Î b n ü ’ r - R ü ş d , F â r â b î de öylece Arab addolunmak lâzım geleceğinde biç şüphe var mıdır?

M . R e n a n , hukemâ-yı Arab’dan E 1 - K i n d ı ’yi istisna ettikten sonra hiçbirini cinsen Arab, addetmedikten başka «fikren dahi Arabtık’l» münasebetleri yoktur» diyor. S a h i b - i m e -■ k a l e ’nin fikren Arablık’tan ne murad eylediğini anlayamadık ki, kavlinin sahîh olup olmadığını tah­kik edelim! Bir kavmin, k e n d i n e m a h s u s ve şâir akvam ile i ş t İra k t e n b e r i ibir fikri de mi olur imiş!

M . E r n e s t R e n a n ’ın agreb bir iddiası daha var. Diyor ki :

«Bu hükemâ Lisan-ı Arab’ı istiteâl ederlerdi; fakat isti‘mâlinde pek sıkıntı çekerlerdi: Arabi’nin eş‘âra ve bir nevi fesâhat-ı beyâna pek miisâid olan üâlûbu, ilâhiy- yât için pek asîrü’l - isti'mâl bir âlfttfcr; Arab'ın huken>4 ve ulemâsı, efkseriyyet ijzre fefaa yazarlar.»

Arabi’nin kelimelerini doğruca telâffuzdan âciz olan bir atlama göre böyle b r itikada zâhib olmak, istiğrab olunacak şeylerden değildir. Fa­kat, bu vukûfiyle beraber Arab’ın lisan’mı, ijm’ini, hikmet’ini muhakemeye kalkışmasına' ve cihân-ı medeniyete de hâsıl edebildiği h a t î â t ve e k â - Z t J> ’in kâffesini birer h a k i k a t s'û r e t i n d e

46 RENAN MÜDÂFAANÂMESİf

Page 49: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

göstermeğe mjıvaffak olabilmesine, hakikaten teac- eiib olunur. Esthâb-ı vukûf içinde, edebiyat’ça A r a - b î i le t e s â v î kabil olduğuna imkân verenler vardır; fakat, lisanın mahiyyetinde olan v u z û h ve elsine-i sâireden ıktiibas için ta‘rîb tarzındaki s ü h û l e t cihetleriyle, Yunânî-i kadîm’den başka, te’lifât-ı ilmiyye için Arabi’ye tekarrüib edecek h iç­b i r l i s a n olmadığını itiraf ederler. Arabça’da ilâhiyyât’a müteallik olan kitaplar, en g ü z e l » ilm’e dâir olan telifler 'en v â z ı h âsârdan ol­duğunu, sahîhan Arabî bilir bir adama sorarsa, M. R e n a n daihi pek kolay öğrenir.

x S â h i b - i m ek a l e , bufoikmet-fürûşâne sözleriyle, Arab’ın ma‘rifet ve Jıikmetı, Arab’ın ma­rifeti, Arab’ın hikmeti o İm a d ı ğ ı n ı isbat et­tiğine emniyyet hâsıl ettikten sonra :

«Bu ma‘rifet Arab’ın değil ise, bâri İslâm'ın mıdır? İslâmiyet bu taharriyât-ı hikemiyye hakkında vesâyetkâ* râne bir m u a v e n e t ibraz etmiş midir? Hayır, hiç­bir veçhil e ibraz etmemiştir: Bu güzel mesâî-i tahsil/İ r a n îtlerin, H ı r i s t i y a n l a r 'in, Y a h u d i - l e r ’iıi, H a r r â n L l e r 'in, t Is m â i 1 i y y e takı­mının, bâtınan tkendi dinlerine karşı â s î olan M ü s - 1 ü m a n 1 a r ’ın eseridir. Bu taharriyât-ı hikemiyye, süı^nî Vlan Müslümanlar’dan yalnız mazhâr-ı nefrîn ol­muştur. Hikmet-i Yunan" ın telâkkisine Hulefâ içinde en ziyade gayret gösteren, M e 9 m û n ’a Kelâmiyyûn ta­rafından lâ‘net olunmuş, ziaman-ı saltanatının mesâifoi, aka id-i sâireyi hür bırakmasının mücâzâtı sûretinde gös­terilmiştir.^diyor. İslâmiyet’in ihifemet ve ma^fete ibraz ettiği h i p a â y e t ve ve s a y e t ’in derecesini, bâlâda ta‘dâd ettiğim âyât ve ehâdîs isbat eder. M . R e * n â n , bu âyât ve ehâdîsin vücûdünü i n k â r

KENAN MÜDÂFAANÂMESİ 4T

Page 50: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

48 RENAN MÜDÂFAANÂMESİ

kadar da cesaret edecek midir? Edemeyecekse, ma­kalesinin mevzûunu ne ile isbata muktedir olacaktır?

Arab’ın devr-i marifetinde zuhûr eden hukemâ ve ulfcmâ arasında birkaç Na s r â n î } Y a |ı u d î , H a r r â n i isimleri de görülüyor; fakat bunların .adedi, İslâm olan uzemâya nisbet, binde ve belki on- binde bir kalmadığını tarihler işba t eder. Bu hâlde, «o zamanın taiharriyât-ı hikemiyyesini İslâm’dan zi­yade H i r i s t i y a n 1ar ’a, Y a h u d i 1er ’e (ekser halkı Sâbie’den olan) H a r r â, n î 1 e r ’e îsnad etmek muvafık-1 hak mıdır?

M , R e n a n , Arab’ın tarifhini, Fransızca mevcud olan tercümelerden olsun okumamış! D ’ H e r b e 1 o t ’nun Kitabhâne-i Şark’ındaıki M e ’ m û n bendine bakmış olsa idi görürdü ki, müşârünileyhıin ulemâ-yı İslâm tarafından uğradığa ( 1 â ‘ n e t değil) itiraz, hikmet’e meylin­den değil, mezheb-i i‘tizâl’i iltizam etmesinden neşr­et etmiştir. Mezheb-i i‘tizâl ile hikmet ve m^rifet-i Yunâniyye arasında zerre kadar bir m ü nâ s, e b et olmadığı ise meydandadır. M e ’ m û n ’ün zaman-ı .saltanatında memlekete öyle büyük bir musibet ârız olmamıştı ki, bunu ulemâ-yı İslâmiyye M e ’ m Çin'­im zâf-ı iHikad’ma mücâzât ittihaz eyleisia. M . 3i. e n a n ’a şurasını da ihtâr edelim ki, İslâm’ın adl-i İlâhiye olan itimâdı, bir kavmin uğradığı mesâibi, bir adamın mücâzât-ı seyyiâtı addeylemek derecele­rinden bin kat âlîdir.

Ş â h ı b - ı m e fk a 1 e , - Arabi’de olan mehâ- ret-i kâmilesı cihetiyle, - «iman» sürelinde: «bâzı i- marnların tahrikiyle hudûs eden fitneler üzerine

Page 51: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

kütüb-i hikemiyyenin yakıldığı ye hukemâüın îdam oluMuğu pek nâdir değildir» diyor.

Bil‘akis pek n â d i r ’dir. Bu nevâdirin vukûu da, 'kimsenin hikmetle iştigal etmesinden değil, din yahut bir memlekette olan mezheb’ın aleyhinde ki- tap yazıpak ve alenî bahislere girmek gibi mii- nâsebetsizlMeıdörL neş!et etmiş ve şayan-1 dikkattir, ki, bu ş i d d e t l e r de «cehlin ilme galebe ettiği» yerlerde zuhûr eylemiştir; mamafih, Avrupa’da bir Çuıça# güjıü <<et yemek» şübhesîyle a.d a m y a ­k ı l d ı ğ ı zamanlarda, Dîn-i Muhammedi aleyhine kıyam edenlere, rrpllet tarafından mücâzâta kalkışıl-, ması o kadar şâyân-ı teaçcüb J>rr hâl miidir?

Hâlâ memâlik-i nıütemeddinenin en hakîm, en hür geçinen yerlerinde, bir din ile istihza edenler, maddî mânevî her türlü cezadan berî mi bırakılır acaba? Bir asır evvel hikmet ve hürriyet nâmına a- kaid ye âdât-ı dîniyyenin kaffesini i n k â r etmiş Qİan F r a n s ı z l a r arasında M . R e n a n 31 a y at - 1 î s â ünvanlı kitabını neşrettikten son-* ra, ru h b an g ü r û h u ’nun ihdas ettikleri dağ­dağa üzerine, memleketinde bir İbranî dersi okutma­ca, muktedir olamadığını! düşünür, bir de. o aşırla şim­diki asrın hâlini biribirine kıyas eder ise, isbât-ı müd- deâ için getirdiği delilden hicalb eder sanırım., S â h i b - i m e k a 1 e , bu türr ehâtı ınüteâkip <de yine İslâmiyet’in ■ her zaman «ilim ve hikmeti m a h v ’ e ç a 1 \ ş t ı j* ı n a ve nihayet m a h - y e* 11 d ğ i ’ne» dâir nakarâtını tekrar eder de iddi- âsma şti lâkırdıları* ilâve eyler :

«Taçih-i İslâm’ı i k i devre tefrik etmek lâzım gelir. Bu devirlerin, b i r i , İslâmiyet’in mebâdisinden Mi-

BEN AN MÜDÂFAANÂMEŞİ > ' 4 9 'V "; * '■

Page 52: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

50 RENAN MÜDÂFAANÂMESt

lâd’ ın bnikmci asıma kadar olan ve d i ğ e r i XIII. asr-ı milâdîden zamanımıza kadar vâsıl olan müddettir. Birinci devirde, İslâmiyet, bir nevi Protestanlık hükmün­de olan ve İ‘tîzâl denilen mezheb-i mu'tedil ile z â ‘ f b u l m u ş olduğundan" gılzet ve huşûnet ye fıkdân-ı efkâr ile mutta sıf olan T a t a r ve B e r b e r akvâ- mmm eline düşen ikinci devr' kadar i n t i z a m ve- t a a s s u b hâsıl edeanem'ştir.»

Mürtekib-j kebîreye m'ü ‘ mim nazariyle bak­mayan rtizâl’i İslâm arasında 'bir mezheb-i îtidâl ad­detmek M R e n a n ’a mahsus malûmattandır!

S â h i b - i m e k a i e ’nin birinci devir saydı­ğı zamanlarda «İslâriı’nn o kadar intizam bulmadı­ğımdan» 'bahsetmesi, ne türlü mutâleaya müsteiıid olduğunu da bir türlü anlayamadık! Aihkâm-ı dîhiy- yeyi cem’ ve tedvin edenler ve mezahib-i mevcûdeyi. meydana, koyanlar, hep o devrin ricali idi. Ö devir- lerce Lisan-ı Osmanî’de taassub denilen hâl, İslâm arasında n â k ı s değil, bayağı m e,f k u d idi. Hakîkat-i İslâmiyye taassub’a cevâz vermez idi ki,, milletin z a m a n - ı m a ‘ r i f e t ve v u k u f ’- urida öyle bir s e y y i e mevcûd- olsun.

Buda s â h i b - i m e k a l e ’nin sözlerinden-dir.:

«İslâm’ın hâvassındandır ki, soçra gelen tâbi'leri da­ha kaviyyü’l-îtikad oluyor.»- İslâm içinde, îtikadça selef-i sâlihîne t e f e v -

v u k iddiasında 'bulunur ferd-i âferîde yoktur. Mâ- mâfîh, eğer R e n a n ’m ifâdesi sahîh olsa, bu da. İslâmiyet için n a k î s.e mi addolunmak lâzım ge­lir? • ; • ■ -

M. E r n e s t R e n a n ’m bir kavl-i garibi daha geliyor : Kuvve-i rûhâniyye ile kuvve-i hükû- *

Page 53: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

RENAN MÜDÂFAANÂMESİ 51

met’i biribirinden tefrika aslâ müsâit olmayan İs­lâmiyet'e, cebir ve şiddet cihetiyle, yalnız İ s p a n - y a ’nın Engizisyon’u tefevvuk etmiş ımişl

Acaba M. E r n e s t R e n a n ; sûret-i mah- sûsada hedef-i îtirâz ettiği ehl-i stinnet’ih târihindie Saint-Barthelemy vak’ası1 gibi bir feeîa-i mezhe- biyyeye tesadüf etmiş midir ki, Engizisyon’d&n baş­ka, cebir ve şiddette muâmelât-ı islâmiyyeye tefev­vuk edecek bir Ihâl bulamıyor? Gerçek! M . R e - n a n İslâmiyet’e yalnız İspanya Engızisyonu’nun tefevvuk edebildiği iddiâsmdan da birkaç satır aşa­ğıda ftükûl ederek P a p â l ı k ’ la h ü kûm â t-i İ s l â m i y y e ’yi biribiriaıe kıyas etmıiş ve faifeat Papalık’ın z u l m ü küçük bir mülke, İslâmiyet’­in t e r a k k î - ş Lk e n 1 i ğ i ise kürenin vâsi bir cuz’üne şâmil olduğunu söylemiştir.

M . R e n a n , Papalık’m altı yedi asır ev­velki hâlini düşünse idi, böyle bir mekale tertibine cür’et edemezdi zannederim : İslâmiyet’e t e r a k - k î - ş i k e n l i k isnâdı bütün bütün bedahete; karşı bir söz olduğu bâlâda ısbat olundu. Memâlik-i îslâmiyye’de ümran ve ma‘rıfetın noksanı ne türlü sebeplerden neş’et eylediğini dahi ileride beyan ede­rim.

M. E r n es t R e n a n :«İslâmiyet’in müdâfaasında bulunan hürriyet ta raf-

dârları, Müslümanlık’ın ne olduğunu bilmezler; İslâmi­yet, hükûmet-i rûhâniyye ve ditnyeviyye’nin b i r i -

1 Fransa’da kırâl Dokuzuncu C h a r l e s ’ m em­ri ile Protestan mezhebinde olanların katl-i‘âm edilmesi­dir. feu vak‘a-i hunhârânede Fransa’da yirmibeş, otuz kişi îdam edildi. •

Page 54: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

52 RENAN MÜDÂFAANÂMESİ

b i r i n d e n a y r ı l m a m a s ı , bir itikadın s a l ­t a n a t ı n ı s ü t m e s i demekti*; insaniyetin şim­diye kadar tahammül eylediği zincirlerin e n a ğ ı - r ı d ı r .» /diyor. Hürriyet tarafdârları İslâmiyet’i bilmiyor­larsa, M . R e n a n ne güızel biliyor! Dinili ka- vâid-i siyâsiyyesi zâten akıl ve hikmete tamamıyle muvafıktır. Üçbin senedenberi Y u n a n i s t a n ve R o m a ve A v r u p a hukemâsının nice mesaî ve tedkikat ile tedvin eyledikleri k a v â i d-i h u k u k da meydanda... Kütüb-i fıkhiyye’de esasen yalnızca kavâid-i mezhebiyyeye ma‘tuf olan müuâke- hât, tabiî müstesna olaoağınd,an, muamelât ve ukubât cihetlerince, o kavâicL ilç e s a s l ı b i r i h t i - . l â f gösterilmek mümkin midir? Ya bu hâlde Avru­pa’nın meşâil-i hukukiyyesini k a v â i d - i - dî ­ni y y e/ ye isnad olunmadığıyçün berât-ı meziyyet ve İslâm’ın k a v â i d - i f ı k ıh i y y e ’ si, esaseno mesâil-i ıhukûkıyyeden kat‘an ayrılmamakla bera­ber, yalnızca a h k â m - ı d î n i y y e ’ ye isnad edildiğiyçün, zencîr-i esâret addolunmak, a k l e n kabûl olunabilecek müddeâlardan mıdır?

«Rûhâniyyât,ı siyâsetten ayırmak», Avrupa’ca, inkılâbât-ı ahîrenin en b ü y ü k meksûbâtından ma‘dûd olmuş; çünki Hıristiyanlık siyâseten :«Kay­serce ait molanı Kayser’e terkediniz» kaidesine müste*- . nid iken, r ü h .b a n gürûhunun sonradan umûr-î dünyaya tasallutu cihetiyle ahâlînin çekmediği belâ kalmadığından, rûhaniyyât’m siyâsiyyât’tan tefrîkı- na, veya tâbir-i sahihiyle, r ü h b a n gürûhunun, salâhiyetçe, «dînen muayyen olan dâireye» iffcâına ihtiyaç görünmüş idi.

Page 55: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

RENAN MüDÂFAANÂMESI

Buna bir k a i d e - i k ü l l i y y e nazarıyl|İ| bakılup da birtakım ahkâm-1 siyâsiyye, hakikate p£\ kadar muvafık olur ise olsun, di ne m ü s t e n i dj' bulunduğıyçün fiilden ıskat edılmiek, dine tevâfuk eU ? mediğinden dolayı zulmü adle tercih etmek değil mi­dir?

M . E r n e s t R e x\ a n 9 m zannınca bir za­manlar İ s l â m arasında hikmet’in vücûdüne ta­hammül olunması, define iktidar bulunamamasın- dan, zabıta H ı r i s t i y a n l a r elinde olarak esâsen Ş î ‘ î 1 e r ’ in arkasında dolaşmakla meş- gûl olmasından neş’et etmiş imiş!

Mefrıâlik-i Islâmiyye’de birkaç imam’m tahrikiy­le tehaddüs eden gürültüler üzerine hikmet kitabla- n y a k ı l m a k , bunlarla uğraşanlar î d a m olunmak nâdirül-vuku4 olmadığını yine M . E r ­n e s t R e n a n iddia ediyordu; im a m İ a r ne vakit isterlerse böyle bir neticeye ittisale muvaf­fak olunca, milletin, hikmet’i ilga etmekten bütün bütün â c i z kalmasına nasıl ihtimâl verilebilir? İslâm’ın zâbıta’smı idare etmiş, Ş î f î 1 e r ’ in ar­kasında dolaşmış H ı r i s t i y a n i a r kimler o- lacağmı s â h i b - i m , e k a l e beyan etmiş ol­sa, yeni ıkeşfiyâttan birşey işitmiş olurduk! İslâm tarihleri,-hiçbir vakit, İslâm mülkünün hiçbir cihe­tinde zâbıta’nın b a ş k a b i r m i l l e t Ve tevdi olunduğundan bahsetmiyor.

M . E r n e s t ‘R e n a n ’-' ın birkaç fikr - i garibini daha hulâsa veçhile tercüme edelim :

İslâmiyet, z a y ı f bulunduğu zaman, hürriyet ise k u v v e t l i olduğu zaman şiddet göstermiştir.,.

Page 56: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

54 RENAN MÜDÂFAANÂMESİ

G a r b ’da ulûm-ı diniyyenin zulüm ve tasallutu İslâmiyet'ten daha noksan değil ise de, fikr-i beşeri e z * m e |r e muktedir Olamamış, hâlbuki İslâmiyet zabteU tiği yerlerde m u k t a d i t olmuştur.,.

Memâlık-i garbiyye'de ul$m-ı diniyyenin zulüm ve tasallutu, yalnız İspanya’da hükmünü icra ederek fikr-i

/ ma'rifetin m a h v i n e sebep olmuştur. Şurasının be* yanma müsâraat edelifn : I s p a n y a kavm-i necibitelâfi-i mâfât eder... '

Edyânın g ü z e l c i h e t l e r i vardır. Fakat* men‘etmek istediği mehâsinin zuhûrunu da ana hamlet­mek lâzım gelmez iken, î s 1 â m ’m h i 1 â f ı n a olarak zuhûr eden t e r a k k ı y â t - ı h i k e m i y - y e ’ yi Islâm'ın te’sîrâtma isnad"ediyorlar...

İslâmiyet’in, din olmak itibariyle, güzel cihetleri var­dır. Her ne vakit bir câmi'e girsem, şiddetli bir hey#- can-ı vicdânî’den, — anı da söyleyeyim mi — Müslüman olmadığım için bir nevi teessüften beri olduğum yoktur. Fakat İslâmiyet, fikr-i beşer için m u z ı r olmuştur...

Paris'te birçok seneler oturmuş olan Ş eV h R î - £ â â , avdetinden sonra yazdığı kitabda, Avrupa'nın fü- n û n u 'nu, husûsâ, «Kavâid-i tabiîyyenin ebediyyeti» esasıma müstçnid olduğu için, baştan aşağı h i 1 â f - ı d i n addeder, Ş e y h 9 in ise, İslâm, nokta-i nazarın- ca bütün bütün haksız olmadığını itiraf lâzımdır. Çünki, v a h y üzerine müesses bir din, akaidinin h i 1 â - f ı n ı gösterebilecek taharriyât-ı ahrârâneye dâima m ü m â n a a t eder... İslâm, maârifi ve maârifle be­raber kendini mahvetmiş ve milel-i sâireden dâima a ş a ğ ı kalmağa mahkûm olmuştur.» '

Evvelâ : İ s 1 â m ’m en ziyâde kuvveti £) e v - 1 e t - i A b b â s i y y e zamanında idi; W hâne- dâna tâbi olanlar, halîfelerini Be nî Ü m e y y e , veyâhut M ü 1 û k - i t a v â i f gibi mütegalli- be’den addetmezlerdi; ıbirakis, Hılâfet’in s â - h i b - i m e ş r u ‘ u bilirlerdi edvâr-ı islâmiyyede

Page 57: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

"RENAN MÜDÂFAANÂMESt

lıikmet’in en, ziyâde revaç ve müsâade gördüğü za­manlar da yine D e v 1 e t - i A b b,â s i y y e asrıdır. Bu hâlde, maârifçe düvel-i İslâmiyyede cârî olan m ü s a a d e ’yi, î s l â m i y e t i n zâ - i i n a hamletmek n,asıl câiz olabilir? Hak ve bâtıl, "bir nevi mezheb dâiyesinden berî olarak, sırf ilim “veya hikmet veya dinsizlik nâmma memâlik-i îslâ- miyye’de meydana çıkmış, hükümetle uğraşmış bir

‘iırfea’ya M . R e n a n tarihlerde tesadüf etmiş anidir?

İslâm hükümetleri, mezheb nâmına bunca mu- "jharebeler açan Havâriç’in, İsmâiliyye’nin mutaassı- foâne ve fedâkârâne ibraz ettikleri kudret ve şiddeti- Icesr ile uğraşmaktan çekinmemiş iken, kendi ta- İıarriyât ve tedikîkat-ı ilmiyyesiyle meşgûl olan Tı u k e m â ’ mm nesinden korkacak da hakk-ı sükût ■olarak kendilerine d i n i n c e v a z v e r m e ­y e c e ğ i sûrette m ü s a a d e l e r gösterecek!

Sâniyen : Memâlik-i garbiyye’de ulûm-ı dîniy- ye’nin'fikr-i beşeri ezmekle ne kadar uğraştığını tahkika lüzum göremiyoruz; fakat İslâmiyet, fikr-a /beşeri terakki ve istiıkmâle sevketmiştir... İnsan için, diyâneten müntehâ-yi maksad, alâ-kaderi’l-im- Ikân h a k â y ı k - ı i l â h i yy e ’ye vukûf olarak, 3>u maksadın ise c e h a l e t l e hâsıl olmayacağı meydandadır. ' •

Memâlik-i İslâmiyye’de ilim ve hikmet’in eski revnakında kalmamasını istilzam eden esbâb, o'İka­lar hafi birşey inidir?

E $ 1 - i S a 1 i b ile T a t a r m ü ş r i k ­l e r i ’nm; Memâlik-i îslamiyye’de, k a b â i l - i v a h ş i y y e ’ nin Avrupa’da olari mazarratında»

Page 58: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

5$ RENAN ‘MÜDÂFAANÂMESt

bîri kat z i y â d e îrâs-ı hasâr ettikleri ıtıâlûm değil midii:? Mevcut olan kitablarinm, Ulemâsının binde biri kalmayan bir kavim, kajç asarda keridini- toplayabilir? Husûsiyle, AvrupalıIar, M . R e -- n a n ’ın İslâm için m ü jtl t e İh a - y ı m e d e - n i y y et addeylediği 1200 tarih-i mîlâdisinden eri,,. Memâlik-i İslâmiyye’nkı hangi tarafında â s â y î şV ten eser bıraktılar iki, def-ıi sâil ile uğraşmaktan- 4 tahsile meydan bulunabilsin! >

Sâlisen : M . R e n a n* içlerinde f ikr-i ma‘- rifet mahvolmuş olan î s p a n y -a 1 ı 1 a r ’m te-s lâfî-i mâfât edeceğine nasıl ihtimâl. veriyor da bi­zim terakkimize ihtimâl veremiyor? A v r u p a ­l I l a r , r ü h b â n giirûhunuri a t e § - i z u 1 - m ü n e mukavemet ederek, A r a b l a r ’ dan- iktibas eylediği maârif sayesinde bu dereceye gel­meğe muktedir olmuş iken, bizim, A v r u p a ’­n ı n f i i n û n ’ undan istifade edip âlem-i kema- lâtta yine bir mevkili imtiyaza vusûlümuze niçin ihtimâl vermiyor ki, dînen tahsîl-i marifetle mü­kellef olşn İslâm arasında, ;tahsîL-i ilme / düşmana h u :k e m â ve u l e m â veya ilim ve hifcrhtet: kitabı yakacak E n g i z i s y o n c e m i y e 1 1 e x r i , mevcut olmadığını kendisi de bilir!

Râlbian : İslâm’da terakkıyât-ı ilmiyyeyi nasıla dinin te’sîrâtma isnad etmeyelim, ki, M u h a m — m e d î l e r tahsîl-i maârif ettikçe, vicdanen hâsıl- ettikleri telezzüzden başka, evâıttir-i ilâhiyye ve ne* beviyyeye ittibâ etmiş oldukları cihetle bir de* m e * ç û r olmak itikadında bulunduklarından,- hayatri eîbediyyelerine hizmet için ilme çalışır,, îrattâ, sevk-ı diyânetle hayat-ı fâniyelerini bil sa^

Page 59: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

İfcENAk MtjÖÂFAANÂkESt

yoluna hasre&erlerdi ve hattâ okudukları şeyler, m es2 îı e b 1 e r i n e m u g â y i r dlsa bile, r&b- idiyle (halkın akaidi îâside’den muhafazasına hiz­met edecekleri için/ anların t a h s î Li ’ ni de (bir neyi sevab addetmişler di; mâmafih, farz-ı , muhâl olarak diyelim ki, Arab’taki maârifin zuhuru d i - y â ne ti n t e 5 s î r i ’ nden haşıl olmasın; bunun­la, yine R e n a n ’. m asıl müddeâsı sabit olmaz : Maârifi i c a d e t m e m e k başka, m a h ­v e t m e k yine başkadır.

. Hâmisetı : M, R e n a n ’ m, fikri kadar t e - m â y ü 1 â t ’ mda da bir tuhaflık, bir hafiflik gö­rünüyor : Bfem İslâmiyet’in efkâr-ı beşere m u ­z ı r olduğundan bahseder, hem camie girdikçe viçdâmnda h e y e c a n l a r hâsıl olur, Müslü- man olmadığına bir nevi t e e s s ü f duyar; bu hâli ne türlü fikr-i''hikmete, ne* nevi4 meyl-i tabiate hamledelim? - ‘ ,

Sâdisen : Evet, Ş e y h K i f â a haklıdır; fakat haklı olmasına sebeb, M. R en â n ’ m zannı gibi, vahy üzerine müesses -olan bir din’in taharri- yât-ı ahrârâneye m â n i olması değildir : Bir din ki, taharriyât-ı külüyyeye mânfdir, ilzâm-i hasım-

s dan izhâr-ı * acz etmiş olur; Dîn-i mübîn-i Muham­medi ise ^ o\ lyu âyet-i kerîmesiyle^her muarızı meydân-ı ibahs ve münazaraya dâvet e- der. <4)

(4) Burada zikr edilen âyet-i kerîmenin (En-Nenal Sûresi, Âyet 64) meâli : ,

«Eğer sâdık (ve samimî) kimselerseniz delil ve hüc­cetinizi getirin.»

Page 60: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

Ş ie y İh R i f â a haklıdır, çünki kanûn-ı ta|| biat’in ebediyyeti’ni isbat eder dünyada hiçbir deliS yoktur. «Bu kavânîn-i tabiat mâdem-M şimdiye kftl dar zevâl ve tegayyürden masun kalmıştır, bundaki böyle de masûn kalacaktır» denilmek, mantık’a teJ vâfuk edebilecek bir kıyas olmadığına ise tarif ıİcti-1 za etmez. - . - - - ■ ( 'Jj

«Kavânin-i tabiatın ebediyyeti» ni . Ş e y fc| R i f âa ’ nın İh i lâ f - ı d în bileceğinde şüpç| he etmeyiz;, fakat, Avrupa’da mevcut olan m a -<fj â r i f ’ ,i ;bu kavânînin e ı b e d i y y e t i me müs»f.j tenid ve. binaenaleyh şhkâm-ı dîniyye’ye m u g a y i r addettiğine de 'bir türlü inanamayız; müşa- Tünileyhin hangi eserinde, böyle bir kavil var ise yan olunsun. " ' ' î

Sâbian : İslâm ne maârifi mahvetti, ne de maârifle beraber mahvoldu. Eğer M . R e n a n? inanmaz ise, ulûm-ı hâzırayı tedris eden mekâtibin, yetiştirdiği müslümanlardan birkaç zat ile konuş-; sun, butlân-ıs müddeasına berâhîn-i müşahhasa gör­müş olur. ( . ' ' '

İslâm’ın «şâir milletlerden a ş a ğ ı kalmağa,, mahkûm olması» nav gelince : Eğer gazetelerin rivâ- \ yeti, sahih işe, İ n g i l i z ! e r hiç de bu reyde- bulunmuyorlar. Hattâ, Hind’de, y e r i i’den olan-

. etfâlin İ n g i l i z çocuklarına kıyas kabûl etme-, yecek sûrette t e f e v #u k u n u gördükleri için, Müslüman çocuklarına mektepleri k a p a d ı k ­l a r ı bile rivayet olunuyor.

Şimdi, M . R en a n ’ ın en parlak, en maska­ra bir gevezeliğine geliyoruz; dikkat buyurulsun, ne diyor : -

68 EENAN MÜDÂFAANÂMEfflj

Page 61: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

RENAN MÜDÂFAANÂMESt 59

M . L a y a r d birinci defa Musul’da bulunduğu zaman, şehrin mikdâr-ı ahâlîsine, ticâretine, ahvâl-i ta- rihiyyesine dâir bâzı malûmat almak ister; k a d ı ’ya mürâçaat eder. O da kendisine şu cevabı gönderir :

«Ey muhibb-i sâhib - işt'hârım, ey server-i eshâb-ı hayat! Benden istediğin şey hem faydasız, hem muzırdır. Her ne kadar eyyâm-ı ömrüm bu şehirde rüzâr etmiş işe de, h:çbir vakit ne hanelerini ta’dâd ve ne de mikdâr-ı nüfûsunu tahkik ettim. Filânıiı esterine, filânın kayığı­na tahmil ettiği eşyanın ise, hiç bana teallûk eder ci­heti yoktur. Memleketin tarih-i kadîmi ve İslâm tarafın­dan fetholunmâdan evvel ahâlîsinin ne kadar hatâlarda bulunduğu ancak Cenâb-ı Hakk’a mâlûmdur ve Cenâb-ı Hak beyan buyurabilir.

Dostum, kuzum, sana ait olmayan şeyleri öğrenmekle uğraşma!.. Aramıza geldin, biz de sana selâmdı hpş-âme- dîyi icra eyledik. Selâmetle git! Hakîkat-i hâlde söyledi- ğin lâkırdılardan bana hiçbir zarar gelmez. Çünki söy­leyen başka, dinleyen başkadır. Milletinin âdeti üzere çok yer dolaşmış ve hiçbir tarafda nâil-i saâdet olmamışsın; biz, elhamdülillâh, burada doğduk ve buradan gitmek istemeyiz.

Dinle, oğlum! C e n a b - ı H a k k ’ a , î t i k â d gibi hikmet yoktur. Dünyayı Cenâb-ı Hak yaratmıştır. Esrâr-ı hilkati taharri ve ana vukuf ile, Allah ile t e • s â v î ’ ye mi çalışacağız? Bâlâda diğer yıldızların üze­rinde dönen şu yıldıza ve dünbâlesiyle bu kadar çenelerde takarrüb ve bu kadar senelerde tebâüd eden öteki yıldı­za bak)

Ferâgat et, oğlum: Anları halk eden yed-i kudret, sevk ye idarelerine de kâfildir. İhtimâl bana dersin ki : Behey adam, oradan çekil; ben senden âlimim; senin bil­mediğin şeyleri gördüm! Eğer bunlar şeni benden hayırlı etmiştir itikadında isen, iki kat safâ geldin! Bana lüzû- mu olmayan şeyleri taharri etmediğim için Allah’a şük­rederim. Sen, bana faydası olmayan şeylere vâkıfsın, ben ise senin gördüğün şeylere ehemmiyet vermem. Mâlûmâ- tm daha ziyâde olursa, anrden ikileşir mi?

Page 62: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

60 RENAN MÜDÂFAANÂMESt

Her cihete ma‘tûf olmakla, bir C e n n e t bula­bilir misin dostum? Eğer s - a â d e t bulmak istersen* lâilâheillallah de; kimseye fenâlık etme. O zaman ne in­sanlardan, ne de mevtten korkarsın, çünki senin de saatin ^gelecektir.»

Bu k a d ı , kendi tarzınca, pek hakimdir; şu ka­dar var ki, biz k a d ı ’ nıh mektubunu pek ra’nâ bu­luruz; o ise bizim burada söylediklerimizi pek müstekreh görür. Hele bir cemiyete, bu türlü fikirlerin neticesi, mu- sîbet-resandır.» ,

Bu mektubun, yazıldığı lisandaiı Fransızca’ya tercüme olunurken, kaç bin türlü tağyir âta uğ­radığını tâyin edemeyiz; fakat yemin edebiliriz kiv M . R e n a n\n yazdığı Frarfsızca, Arâbî ve Farsî veya Türkî’den aynen, tercüme değildir. Çünki, tarz-ı .ifâde, elsine-i selâseden hiçbirinin ş i v e s i n e kat‘â tevâfuk etmez. Mektupta r â b ı t a - i e f - k â r ’dan ve hattâ bâzı fıkralarda m â n a- ve m ü n e s e b e t ’ten eser olmadığı da meydandadır.

Her ne hâl ise, tercüme, kâğıdın ayni ölsün öl- masun, Kür’ân-ı kerîm, ehâdîs-i şerîfe, binlerce kü­tüb-i dîniyye meydanda iken, bir M u s u 1 k a - d ı s ı ’nın mektubunu «mâhiyyet-i îslâmiyyey* de­lil» göstermek, meselâ Avrupa’nın derece-i malû­matım, geçende, «üç güne kadar kıyamet kopacağı­nı» haber veren râhibin fikriyle istidlâl etmek ke bilinden değil midir?

K a d ı e f e n d i cahil mf imiş? Mecnun mu imiş? Ma‘tuh mu imiş? O vakitlerce ecânibden mülkün hâlini saklamak mültezem olduğundan M . L a y a r d * ı başından sâvmak için öyle bîr heze­yan dile mukabele mi etmiş? Yâhud, mektubu âde­ta i s t i h z a tarzıtıda mı yazmış? Bu faraziyyâ-

Page 63: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

tın (hangisi sahih olur ise olsun, îtika<fayattari bir bahse kat‘â teallûku olmayan bir varaka parçası afcaid-i İslâmiyye’ye burhan gibi gösterilimce; A v ­r u p a ’ daki yarım âlimlerin Dîn-i Muhammedi’yi de Zulu mezhebi kadar hıffetle tahkik eylediklerini iddia etmekte, haksız mıı oluyoruz?

Bu risale-i âcizâneyi mutâlea buyuranlar elbet­te M . R ıe n a n ’ın hutbe’sine bir de n e t i c e beklerler; fakat (korkarım ki, intizarları biyhûdeye gidecektir; çünki, mekaledeki hâtimenin, saded-i bahse kat‘â m ü n â s ş b e t i yok!.

M . E r n e s t R e n a n , Bağdâd ve Semere kand ve Kurtub Ve Gırpata’da mıedeniyyet-i hâzıra nm me’hazîi olacak kadar terakki bulan maârif, ve Jhikemiyyâtln A r a b a m e n s û b olmadığını, Akvam -ı İslâımiyye’den hiçbir t e ’ s i r ve h i - m â y e görmediğim, İslâmiyet’in mâni mi tahsil olduğunu, Akvâm-ı İslâmiyye’mn şâir milletlerden a § a ğ ı kaldığını isbat için, îrad ettiği hutbe’nin son fıkrasında i İm in f e v â i di ’ne dâir birkaç keliine söyledikten sonra, şu ifâdeoilkle hatm-i mekal ediyor :

«Ateşli silâh zuîıûr ettiği zaman neler söylenmemişti! Mâmâfih, medeniyetin galebesine yardımı göründü. Ken­dimce, ilm’in i y i X i ğ i n e ve ilm ile yapılabilecek fenalıklara karşı silâh- 1 müdâfaayı yine yalnız ilm’in7

v e r e b i 1 e c e ğ i n e mutekidim, Velhâsıl ilim, te­rakkiden başka birşeye hizmet etmez; maksadım, ş a - h i s v e h ü r r i y e t ıe h ü r m e t ’ten tefriki müm- kin olmayan tv e r a k k î . i h a k i k i ’dîir.»

Zannımca, ma%ûd «bahçeye vurdum kazmayı — güzeller bağlar yazmayı» k o ş m a * sının iki fıkrası

KENAN MÜDÂFAANÂMESİ 611 ' / i ■.

Page 64: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

arasında da, hutbe’nin mevzûu ile hatimesi kadar i r t i b a t ve m ü n â s e b e t bulunabilir!

M . E r n e s t R e n a n , İlmin fezâiline dâir olan nasihatini ehl-i İslâm için söylüyor ise, kendi fikrinle karşı bir hareket olmaz ini? Zâten şâirlerden a ş a ğ ı ik a 1 m a ğ a m a h k û m olan 'bir millete bu nasihat ne fâide verir?

Yok, İslâmiyet’in m â n i * - i m a â r i f oldu­ğundan tutturup da, bundan, A v r u p a 1 1 l a r ’ı teşvîk-ı ma'rifete bir v e s i l e bulmak ister ise,o kadar aykın bir girizgâhdan bu maksadı taharri etmek, ilim Ve fazlıyla şöhret-şiâr bir zâte hiç de yakışır şeylerden değildir.

M . Er n e s t R e n a n ’m böyle cehl-i sırf’tan mütevellid tevehhümât ile mâlâmâl bir hutbe iradiy­le istihsâl edebildiği yegâne netice, bize kalırsa, ken­disinin e d y â n aleyhindeki g a y z ı ’na, İslâmi­yet’e gösterdiği h ü c u m 1 a r ile de, ne kadar mürrikin ise o kadar â d î ve m ü s t e k r e h bir Ijurhân-ı nevin -ikame eylemekten ilbâret kalmıştır! Böyle bir netice ile â l e m - i 1 s 1 â m i y e t üzş- rinde hâsıl edebildiği te’şîr ise, bütün âsâr-ı ceihâlet ve garezini şu risâle’de birer birer gösterdiğim bu zavallı A k a d e m i h o c a s ı ’mn vukufsuzluğu­na karşı »bir istilbkar-ı anîf ile mukabele etmekten başka birşey olamaz!

62 ’ RENAN MÜDÂFAANÂMESt

Page 65: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

L Ü G A T L E R

Page 66: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve
Page 67: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

L Û G A T L E R

AÂFERİdE, Yaratılmış, Ferd-

-i âferîde, Yaradılmış İçim­se. ■' ... ^ 1

AĞRÂZ, Garazlar.AGREB, Çok garib.AHRÂR, Hür olanlar, libe­

raller. Ahrârâne, , Hür o* lanlara yakışırcasma.

AK AB, Ard. Akabinde, der- akab, hemen. /

AKAİD, Akideler, îtıkadlar. ÂL, Hânedân, evlât. Âl-i

Abbâs, Abbâs ailesi, Ab­bâs evlâdı, yâni Abbâsîler.

ALÂ - KADERFL - İMKÂN, İmkânı mertebesinde.

ALÂ-MELEİ’N-NÂ S, Herke­sin yanında, gözü 'önünde.

ALLÂME, Büyük âlim.* AMA, Körlük, gözsüz lük.

‘Amâ-yı cehâlet, Cehâlet körlüğü. s x

A^MÂİt, , Ameller, işleç, ha­reketler./■> * * - - ANIF, Sert, katı, huşûnetlı

A'SÂR, Asırlar, yüz yıllar. ÂSÂY|Ş, Sulh ve /sükûn,

emniyet. , (ASİRÜ’L-İSTÎ^ÂL, Kulla­

nılması güç.

ASR-I EVVl£L, Hic et’in bi- rinci asrı.

AVÂLİM, Âlemler dünyâ- lar. ' ' ’ 1

B ,/V X ' ' - ' I : • itBAZICE, Oyuncak, Râzîce-i ■ elfâz, Lâfızlarım oyuncağı/ kelimeoyuncağı7

BEDÂHET, Bedîhîlik, isb*ta ' lüzum olmayacak kadar açıklık. 1

BEDÎHİYAT, Meydanda, a- çık - delil ve isbata muh­taç olmayan - şeyler.

BENI>, Mekale, fıkra, bahis, BENİ, Oğullar. Benî Âdeım,

Âdem oğulları. Beni Ü- meyye, Umeyye oğulları, yâni Emevıler.

BERÂHÎN, Burhanlar, delil­ler, belgeler. f' ' V '

BERAT, Ferman, vesika, belge. ,

BERİ, Kurtulmuş, sâlim.BER - VECH-Î MATLÜB,

Matlûb veçhile, istenildiği gibi. /

BEZL, Esirgemiyerek ver­mek, sarf etmek, ibzal et- mek.

Bİ-EYYİ-HÂLİN, Herhâlde, elbette, mutlaka.

Page 68: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

66 a û g a t l e r ;

RÎg Ân E, Yabancı, 'alâkasız./BİLÂ, Sız (selb edatı). A-

rabça kelimelerin başına' gelir. Farsçsj: kelimelerde

bunun yerine* bî edatı ko­nulur : Bilâ-sebeb : Sebeib- siz. ; .

RİYHÛDE-PÛYÂNE, Bey­hude yere seğirtircesine,

" BURHAN, Delil, isbat, bel­ge.

BUTLÂN, Bâtıllık, yanlışlık.; C

CAMİ (OLMAK), Toplamış ‘ olmak, cennetmiş olmalı

CÂ, CAY, Yer, mahal. Câ-yı suâl, Suâl, sorgu yeri.

CEM4 (ETMEK), Toplamak.CERH (ETMEK), Yarala­

mak. (Mecâzen) tenkîd etmek, yanlışlarını çıkar­mak.

CEVAZ, Câiz olmak, câiz* görülmek.

■/ / Ç '

ÇERÂĞ, Fitil, mum, kandil,.. ışık. .V • ■ * B. ' -DAĞDAĞA, Iztırab, telâş,

rahatsızlık.DÂHİYE, İddia.DELÂİL, Deliller, burhan­

lar, belgeler.

DERS-İ ‘ÂM, Umûma mah­sus ders.

DİL-RÜBÂ, Gönül kapıcı.DİYÂNET, Din, dindarlık,,

dinin hükümlerine tama- miyle riâyet etmek.

D^N, Alt, aşağı. Dûnunda kalmak, Aşağısında kal­mak.

DÛR-BÎN, TJzağı gören,DÜNBÂLE, Kuyruk.

, E ■ '

E‘ÂZIM, Büyükler.EBLEH, Alık, abdal Eblehi­

ne, Alıkçasına, abds lca sı­na. ■ }*

sEBNÂ, Oğullar. Ebnâ-yı cin- simiz, Cinsimizin oğulları» yâni insanlar?.

ECZÂ, Cüz’ler, parçsllar.EDVÂR, \Devirler, zamanlar/EDYÂN, Dinler. %EFKÂR, Fikirler. Efkâr-ı ce­

dide, Yeni fikirler..EHÂDÎS, Hadîsler, Peygam-

ber’in Söylediği sözler. ^EHL-İ KİTAB, Allah tara- ; fından gönderilen ve Kü-

tiib-i Semayîyye denilen ^itaplara inanan insanlara ve kavimlere verilen iste^ Mûseviler’e ve Hır stiyan- lar’a ehl-i kitab denir.

Page 69: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

L&GATLER V

EKABİR, Büyükler: EKARİB, Yakınlar, akrabâ-

lar.EKÂZİB, %lan^ar.EL SİNE, Lisanlar, diller. ELSİNE-İ SELÂSE, Üç lisan

yâni Tiirkçe, Arapça, Fars- i ça’nın üçünü ifâde eden .■''-bir tâbirdir.ENBİYÂ7 Nebiler, peygam­

berler.ENCÜMEN-f DÂNİŞ, Bilgi

derneği foânâsma gelen bu tâbiri, K e m a 1 ve son rakiler4 academie karşılığı olarak kullanmışlardır. İlk kelime Arabça, İkinci­si’ Farsça’dır.

ERBÂB-I KALEM, Kalem sâhibleri, muharrirler.

ES*AB, En zor, en güç. Es*- ab-ı umûr, İşlerin en zoru, eri gücü.

ESHÂB, Sâhibler. Eshâb-ı hükümet, Hükümet sâhib-

, leri, hükümet başında bu- lunanlar Eshâb-ı kirâm, Peygamberimizi görüp ta­nımak şerefine nâil olan

Müslümanlar ki, bunlara Sahâbe derler.

EŞR®fp,JDaha şerif,yâhi, da­ha şerefli.

ETFÂL, TıfFlar, çocuklar.EVÂMİB, Emirler.— T

EVKAT, Vakitler, zamanlar.*EYYÂM, Günler. Yevm’in

cem‘i. Eyyâm-ı omr, Öm- , rün günleri. s

• C FFÂNİ, Fenâ bulûcu. Bâki’nin

zıddı, ölümlü.FARA2İYYÂT, Faraziyeler.FELEK-İ SEVÂBİT, Sâbite-1 \lerin feleği, gokü (eski

kozmografya ıstılahların* dandır).

FEftÂGAT (ETMEK), Fâriğ olmak, vazgeçmek.

FESAD.I ÎTİKAD, İükadda bozukluk olmak.

FESÂHAT, Sözün, veya ya­zının kusursuz, düzgün, doğru olması. Fesâhat-i beyan: İfâdenin kusur­suzluğu, düzgünlüğü, doğ­ruluğu.

FEVÂİD, Faydalar.FIKDAN, Yokluk.FIKH, İslâm hukuku.■FÜNÛN, Fenler. K e a 1

bu kelimeyi muhtelif yer­lerde Fransızca Science, yâni i 1 i m mürâdifi o- lârak kullanmıştır. •;

i g ;GAYR-I VÂZIH , VuzuhfiU*,

karışık, mübhem.

Page 70: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

68 LÜGATLER

GAYZ, Fazla hiddet, fazla/ , kin ve nefret.

GAZÂ, Allah yoluna, din yo- luna yapılan harb.

GILZET, Kalınlık, kabalık.GİRİZGÂH, Bir. maksada

, girmeden Önce yapılan mukaddime, asıl mevzua götüren başlangıç. Kelime, gürizgâh şeklinde de oku nur. ,

GULÂT, Kaynayıcı mânâs w na olan, Arapça gâlî’niıı cem’i olup, herhangi mez- hebde olursa olsufı i f - r â t a s a p a n l a r de­mektir.

GÜZÂR (ETMEK), Geçmek.H

HAFÂYÂ, Sırlar, gizli olan şeyler.

HÂİL, Mâni‘ olan, iki şey arasına giren.

' HAKÂYIK, Hakikatler.HAKÂYIK-CÛ, Hakikatleri

arayan. Hakâyik-ciıyâne, ^Hakikatleri ararcasma. Bi-

\ rinci kelime Arapça, İkin­cisi Farsça’dır.

HÂL-İ VUKÛF, Tevakkuf hâli, durma MİL '

HÂMİSEN, Beşipci olarak.HASBÎ, Bir menfaat karşılı­

ğı olmayarak, Allat rızası için.

HÂŞÂ - MİNE’T - TEŞBİH,Benzetmekten korkulur, daha doğrusu, benzetilmez tmânâsmadır. Hâşâ, t e n ­z i h .edatıdır.

HATÎÂT, Hatâlar, yanlışlar^HÂTİME, Sön.HAVÂ S, Hassalar* husûsiyet­

ler; haslar. Bu kelime es­kiden avam karşılığı ola­rak; kullanılırdı.

HAVASS-I BÂTINA, Maddi ve zahirî olmayan, mânevi hasseler. Arap harfleri ile basılan metinde sad ile o- larak yazılmışsa da, doğ­rusu sin ile olacaktır.

HIFFET, Hafiflik, ciddî ol­mamak.

HILÂF* Zıd, ters, aksı.HİKEMİYYE, Hikmete, fel­

sefeye âit. Hikemiyyât, Hikmetler, felsefî bilgiler.

HİKMET, K e m a l bu ke­limeyi hemen umumiyet­le felsefe yerine kullan­makta, meselâ Arab felse-

* fesi yerine Arab hikmeti dfemektedii\

HİKMET-FÜRUŞ, Hikmet satan, feylesofluk satan. Hikmet-fürûşâne, Hikmet satan şarlatanlara lâyık surette. İkinci kelime Farsça’dır.

HİRRE, Kedi.

Page 71: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

LÜGATLER 69

HOD-NÜMÂ, Kendini göste­ren, benlik satşn. Hod-nü-

mâyâne, Kendini gösterir-: cesine.HOD-SER, Kendi başına. gı-

d.şh, inatçı Hod-serâne, I- nadçılara yakışırcasma.

HOŞ-ÂMEDÎ, «Hoş geldin» demektir. Merâsim-i hoş- âmedî, Karşılama merâsi- mi.

HÜDÛS (ETMEK), Hâdis olmak, vukûa gelmek, meydana çıkmak.

HÜKEMÂ, Hakimler, feyle­soflar.

HtJLEFÂ, Halîfeler, Hulefâ- yı Abbâsiyye, Abbasî halî­feleri, Abbâsî hükümdâr- lar*. .

HİJN-HÂR, Kan dökücü, kan içici. Hûnhârâne, Kan dö­kücülere, zâlimlere yakı­şır bir sûrette.

HUŞUNET, Sertlik, haşinlik.HUTBE, K e m a 1 bu ke-

lımeyi konferans karşılığı olarak kullatıiyor.

HÜKÛMÂT, Hükümetler.'- ■ .' x •'

IİBRÂZ (ETMEK), Göster-

nıek .İHÂTA (EVTMEK), Kuşat-. mak/ kuşatılmak. Mecazen,

Bir mes’eleyi anlamak,

kavramşk. İhâta-i külliy-ye, Bir jrnes’leyi tamamıy- le bilip anlamış olmak.

İHRAK (ETMEK), Yakmak.İHRÂZ (ETMEK), Elde et-

mek, kazanmak.fyÂHİYYÂT, Din ilimleri,

teoloji.İLGÂ (ETMEK), Ortadan

kaldırmak, yoketmek, ni- hâyet vermek.

İLKÂ (ETMEK), Bırakmak, atmak, vermek.

İL1H-İ İCMÂLI/ İcmâlî ilim, toplu, kısa bilgi. Bunun' zıdduıa ilm-i tafsili denir.

İLTİBAS, Bir ibir ine pek benzeyen şeylerin yekdi- ğerinden ayırdedilmesi hu­susunda hâsıl olan şüphe ve tereddüd.

İLTİZÂM I MÂLÂYELZEM, Lüzumsuz bir şey e karış­ma, lâzım olmayan bir iş­le uğraşmak.

İLZÂM (ETMEK), Sustur-' mak; münakaşada karşı­sındakine haksızlığını iti­raf ettirmek. İlzâm-ı hasm, Hasmı susturmak.

İMÂLE, Bir tarafa eğme, yatırma, meylettirme' Ede­biyatta, kısa okunması lâ­zım gelen harekenin vezne' Uydurulmak için uzatılma­sı. İmâlemi nigâh, Göz çş-

f t virmel|, göz çevirme.

Page 72: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

LÜGATLER

«tttDtfÂV Def olma, çekilip İStİMÂMETMEK) D ışsak, dinlemek. '* ^ t* gitme.

r MİSÂL (ETMEK), Ayrıl­mak, çekilmek, azledil­mek.

İNŞÂ (ETTİRMEK), Yaptır- ' mak, bina ettirmek.

İRÂS-I HASAR (ETMEK), Zarar vermek, zarar getir­mek.

İRTİDÂD, Müslüman iken, dinini bırakıp başka bir dini kabûî- etmek. Böyle hareket edenlere mürted derler.

İRTİFÂ* (ALMAK), Güneşin ve şâir yıldızların ufuksan

e derece yüksek bulun- uklarım husûsî âletler

vasıtasıyle tâyin etmek,İRTİHÂL .(ETMEK), Ölmek,

bu dünyadan öteki dünya­ya göçmek.

İSTΑÂB (ETTİRMEK), Sığ­dırmak, sıkıştırmak,

İSTİÂNE (ETMEK), Yar­dım istemek.

İSTİĞRÂB (ETMEK), Gar:fo görmek. - v

İSTİHZÂR^ Hazırlamak, ha­zırlama.

İSTİKMÂL, Tamamlamak, kemale erdirmek, noksan­sız hâle getirmek.

İSTİLZÂM, Lâzım saymak, ıcab etmek. *

İSTİNBÂÎ, EŞirşeyflen 'bir mânâ, bir hüküm, bir ne-i tice çıkarmak.

İŞ‘ÂL (ETMEK),* Yakmak, parlatmak, şû‘lelendirmek.

İTHÂjVI (ETMEK), Töhmet yâni suç isnad etmek.

İTMFNAN, Emniyet, kanaat;İTTİBÂ' (ETMEK), Tâbi4 ol­

mak, riâyet etmek, uymak.İTTİSÂL, Vâsıl olmak, var­

mak, bitişmek.İZHÂR (ETMEK), Meydana. Koymak, göstermek, belli

etmek. İzhar-ı acz (et­mek) : Aczini göstermek,aczini belli etmek•. * $

KKABÂİL, Kabileler, aşiret­

ler, oymaklar.KABİLİYYÂT, Kabiliyyet-

•ler, istîdadlar.KADÎ’L-KÜDÂT, Kadılar

kadısı, baş kadı.KÂFİL, Kefâlet edici.KAİL, Söyleyen. |KATF, Kesici, kesip atıcı,4

kat‘î olan.KAVÂİD-İ RÂSIH^Ai Kat ı,

sâbit değişmez kaideleKAVL, Söz. Mecâzen : tFikir,

mütâlea, rey. /Kavl-i mü-

Page 73: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

liÛGÂTLER

cerî>ea : Hiçbir delile da-yanmayan söz, fikir, iddia.

JMlZİYYE, İş, dâvâ; maıitık- ' ta doğruluğuna veya yan­

lışlığına ihtvmâl olan söz. KESR (ETMEK), Kırmak. KIYÂM (ETMEK), Kalk-

mak; isyâp. etmek. miTÂS (ETMEK), Mukaye- t se etnatek, karşılaştırmak. -KÜTÜB, Kitaplar. Kütüb-i

semâvîyye, Islâm îtika- duıa göre Allah tarafından gönderileli kitablar

'' LXETÂİ^ I^âtifeler; lâtif, gü­

zel şeyler.3LEVH, Düz sahife. Levh-i

takılîr, Allah’ın evvelce insanlara mukadder ettıgı şeylerin, üzermde yazılmış olduğu levha.—'V M '

IMAÂRİF, K e m a 1 bu ke­limeyi, bugün i l i m di­ye tercüme ettiğimiz la Sci­ence karşılığı olarak kul­lanıyor.

ÎVIAHALL.İ TÂ'RÎZ, İtiraz edecek yer.

"MAHREM, Gizli, yakın. 3VIAHREMİYYET, Gizlilik,

yakınlık, çok fazla sami­mîlik. ’

MAHSÛR, Çevrilmiş, muha­sara edilmiş.

MÂIL (OLMAK), , Meylet­mek, bir tarafa, bir fikre karşı temâyül duymak.

MA‘KULÂT-PERVER, Aklauygun şeyleri besleyen, büyüten, himâye eden 1 - kinci kelime Farsça’dır.

MÂLÂMÂL, Dopdolu, mâlî,memlu.

MARİFET, Bilmek, bilgi. Eskiden ekseriya ilim ke­limesiyle beraber kullanı­lırdı : İlm-ü marifet. Bu kullanılışa göre hüner, san’at gibi mânâlar da ifâ­de eder.

MASÛN (KALMAK), Ko- runmuş, sakınılmış kal-. mak. i

MA‘TÜH, Bunak, bunamış,,M^ÂSİR, Güzel eserler, İşl

ler, hişâneler, yâdigârlar. (Bunun müfredi olan me - sere kelimesi OsmanlIca*?» *da kullanılmamıştır).

MEBÂDÎ, Mebde’ler, başlan* gıçlar, ilk devirler. Meb&- d -ı tahsil, Tahsilin başlan­gıçları.

MERÂHIS, Mebhasler, fa sil-'f lar, bölümler,

MEBDE*, Başlangıç.

Page 74: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

m LÜGATLER:

MECÂLİS, Meclisler.ME’CÛR (OLMAKj), Eeir,

yâni sevaba kazanmak, mü-# kâfat kazanmak.

MEDÂR, Vesiyle, sebep Me- dâr-ı ta‘rîz, Ta‘riz, tenkıd, hücum vesilesi, sebebi.

^MEFKUD, Mevcudün zıddı, 4 olmayan, bulunmayan]MEHÂM, Mühimin cem’i.

ehemmiyetli işler, büyük işler. \

MEHÂR, Yular, hayyanm yuları. '

1 MEHÂSİN, Güzellikler; me- câzen: İylUkler.

ME’HAZ, Alman yer, srnen- ba‘, kaynak. 7

MEHB, Beşik.MEKAL, Söz, lâkırdı, kelâm.MEKSÛR, Kesbedilmiş, ka­

zanılmış, elde edilmiş. Meksûbât-ı fikriyye : Fi­kir sabâsında elde edilmiş olan bilgiler.

MELÂİK, Melekler.„ ME’LÛF (OLMAK), Ülfet

etmiş, alışmış olmak.MENİ4, Sarp, güç, el erişmez,

varılmaz. Menimi - vusul, Varılması, erişilmesi güç.

MENSÛH, Artık hükmü kal­mamışa Bu tâbir, dinler hakkında kullanılır. Mese­lâ Müslümanlairfa göre

Mûsevîlik, ^İsevîlik, hak;- dinleridir; lâkin İslâm dinfı ortaya çıktıktan sonra, onu lar mensûh olmuşlardır , yâni hükümleri kalmamış­tır.

MERCİ* Müracâat edılecekı şey, yer.

MERVÎ, Hıvâyet edilen. ıMEŞÂÎ, Çalışmalar. ^

• MESÂİB, Musibetler, belâ­lar.

MESÂİL, Mes’eleler. ‘MESDÛD, Sed edilmiş, ka­

patılmış, kapalı.MEŞREB, Tabiat, âdet. K e —

m a 1 bu kelimeyi Fran­sızca le caractere karşılığa olarak kullanmıştır. .

MEŞRÛ*, Şeriate, kanuna uy­gun; doğra, haklı.

METRÛK, Terkedilmiş, bı­rakılmış.

MEVÂNF, Mânialar, meto‘- edici şeyler. Mevâni‘-i iti­lâf, Uyuşmayı men^edem şeyler.

MEVKUF’ ÜN -ALEYH, Ü -zerin.de durulmuş, tevak- kuf edilmiş olan. Birşey" kendisine bağlı, mütevak­kıf olan. {

ME^RÛS, Miras kalmış.MEVZÛ-İ BAHS X(ETMEK>

Bahse mevzu etmek, bah­setmek. N

Page 75: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

3LÛGATLER '• 4 ' ■r-*. • f ^

MEZÂHİB, Mezhebleir. *\' MEZHEB, Yol, meslek; lâlâm

<îininin içinde meydana çı­kan muhtelif hukukî ve

' itikadî mesleklerden her- biri.

MİLEL, killetler. MÜÂHAZE, Tenkid. Bizim

bugün umûmiyetle t e n - ' k i d diye tercüme etti­

ğimiz Fransızca critique kelimesine karşılık olarak K e m a 1 ve arkadaşla­rı bu kelimeyi kullanırlar-

n |dı. ' ; ■ ?,.MUAMELÂT, Muâmeleler.

Istılah olarak : Fıkh’ın, in­sanlar arasındaki muame­lelerden bahseden kısmı.

MÜÂTEB, İtab edilmiş, tek­dir edilmiş, Azarlanmış. •'

MUHAKKAK, Hakîr görülü müş, tahkir edilmiş.

MÜHALLED, Yaşayan, mah­volmayan. „•

MUHAMMEDİ, Muhammed’i ' peygamber olarak tanıyan;

Muhammed’e mensub* ‘ MUHÂTARA, Tehlike.\ • ' ■ " MUHİB, Mahabbeti, sevgisi

olan.MUKARRİB, Yakm olan, ya­

kın bulunan. V .MUSÂRAAT (ETMEK ), A-

cele etmek, koşmak.

' ■ f : ■ i V > * , I •MUSİBET-RESÂN, Musibet

getiren, musibet ulaştıran, ikinci kelime Farsça’dır.

MÛTEKADÂT, îtikad olu- nan, inanılan şeyler., Bir dinin mû‘tekâdâtl İ O di­ne mensup olanların inan­dıkları şeyler, akaid.

MU‘TÎ, Fta edici, verici^ Mu*tî-i hakîkî, Asıl vericir yâni Allah.

MÜBÂLÂT, Dikkat etmek, îtina etmek. Dinî emirlere riâyet etmiyenlere, ehem­miyet vermeyenlere ıniu bâlâtsız derler.

MÜBAŞERET (ETMEK), Bir \işe başlamak.

MÜBÂYENET, Ayrılık, baş­kalık, fark, zıddiyet.

MÜCÂZ, Câiz, cevaz veril-” miş. x ! , '■,

MÜCERRED, Tecrid edilmiş^ ayrılmış, soyulmuş. Sırfr sâde, yalnız. Bekâr mânâ­sına da gelir.

MÜDDEÂ, İddia olunan şey.MÜESSES, Te’sis edilmiş*.*

kurulmuş. ' ’ l?jHÜFTEKIR, Muhtaç.MÜLÂZEMET (ETJVffiK),,

Birinin maiyyetinde, hik­metinde, ' meclisinde lunmak. , C

Page 76: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

*WtİMtt TE'ZEM, İltizam edilen, j istenilen.İMÜLÛK-İ TAVÂİF, Yahut

tavâif-i Mülûk, Abbâsiler zayıfladıktan sonra, A b ­basî halîfesine şeklen tâbi

. olan İslâm hükümdârları ve onların kurdukları dev­letler. s

MÜNÂKEHÂT, Fıkh’ın ev­lenmeye âid m es’el eler d en bahseden kısmı.

MÜN£ARA, Bir meselenin karşılıklı münâkaşa edil-

ı mesiy* Eskiler, bjı türlü mübâhase ve münâkaşa­larda iki tarafın riâyet et­mesi lâzım gelen usûl ve kaideleri tesbrt ederek, bu­na Fenn-i Münâzara, adı­nı vermişlerdi.

3VIÜNRAİS, Inbias eden, ileri gelen, meydana gelen,

MÜNKİR, İnkâr eden. Bura­da, A 1 1 a h ’ ı inkâr eden mânâsında Fransızca athe karşılığı olarak kul­lanılmıştır. <

MÜNT^KİL, İntikal eden, gelen, kalan.

JHÜNTEHÂ, Son, gaye. »İjin- tehâ-yı derecât, Derecele- rîn sollu, gayesi. ■

ŞfÜRTEKİB, İrtik^b eden; ; günah işpte en; rüşvet alan.

Mürtekib-i kebâir, Büyük günahlar işleyen.

l,tG$TLİaş|

MÜSRET, Sâbit, isbat edıI-J miş, şübût bulmuş. Son z a ­manlarda felsefe ıstılahı < olarak positif karşılığında' kullanılmaktadır.

MÜŞAHHAS, Şahıs hâline getirilmiş, şahıslandın!* mış, tecessüm ettirilmiş.

MÜŞRİK, Bir Allah’a şerik koşan, birçok Tanrı’ larâ inanan, puta tapan.

MÜTEÂREF, Bilinen, mâlûm olan. Ulûm-ı müteârefe, perkesce bilinen ilimler.

MÜTEBERRÎ, Teberrî, eden, berî olan, kurtulan, yüz çeviren, vazgeçen.

MÜTEGALLİRE, Hakkı ol­madığı hâlde, zorla, kılıç

. kuvvetiyle bir mevki* ka­zanmış plan.

MÜTEHADDİS, Hudûs eden, tçhaddüs eden, meydana çıkan.

MÜTEHALLÎ, Süslenmiş,bezenmiş.

MÜVEKKEL, Vekil olan." " N '

NAH VE T, Kibir, Azameti Nahvet-kârâne. Kibirlice- sine, azametlıcesıne,

NAKARAT, Daımâ tekrarla­nan şey. Şarkı ve türküle­rin muhtelif parçaları ara­kada tekerrür eden kısım­lara da nakarât derler.

Page 77: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

ktfGİTLER

NAKÎSA,' Eksiklik, noksan.NAKLİ YY AT, Nakiller, Baş-

ka yerlerden alınarak ya- zilan veya söylpnen şeyler CBu mânâda dİRıa ziyade menkûlât kelimesi kulla­nılırdı).

^TASRÂNÎ, Hıristiyan.«NASRÂNİYYET, Hırisft'yan-

NÂZENÎN, Nazlı, sevgili, hoşV edalı, zai|if, ince. \NEOEJET, Azlık, az olma, nâ­

dir olma.'• NEFtÜS, Söğme, lânet, bed-

duâ.. NEVjN, Yeni.NEYL, Nâil olma, maksada

erme.NİFAK, İki yüzlülük, mü-

nâfıklık; din hulûsunda ri-... . 7 ^ .

ya göstermek. "küKABÂ, Nakîbler. Bir

âm'r tarafından herhangi- bır işe me’mur edilen ve­kile nakîfo derler. Bir Ce­maatin başında bulunan kâhyalara 1 da nakîb de- hir.

NÜK ÛIı, (ETMEK), Geri dönmek, kaçınmak.

NUMÂ, Görünen, gösteren. Hod-numâ, Kendini g^ste-

V ' ı"*\\ K t '

’ V ' PTERESTİŞ (ETMEK), Tap­

mak, fevkalâde saygı ve sevgi göstermek. ; 4 ,

PÎŞ, Ön. Pîş i nazar, Göz Ö- nü.

■ ■ ^ ,

PİŞVA, Önde giden, önayak olan öncülük eden. v

' : ■ ■ ’ ■RRÂBİAN, Dördüncü olarak,*

RâMy Dördüncü J \ "RA‘N|Â, Güzel, lâtif, hoş. /y- EÂ3IH, Rüsuhlu, sağlam,

kuvvetlir:metîn. REGtJLİYYİEt, Erkeklik. . REtSÜ'L-VÖKELÂ, "Vekil­

lerin reisi, ibaşvekil. REVNAK, Parlaklık, RÛHÂNÎ, Ruha, mâneviya- yata, dine âit. Din adamı

mânâsına da geliri Kuv~ ve-i rühâniyye, Manevî kuvvet; din adamlarının hırist'yanlıkta kilise teş-> kilâtının - kuvveti.

RÜHBÂN, Rahibler, papas- lar. -r

RÜCHÂN, Üstünlük. j RÜSÛH, Sağlamlık, kuvvet­

lilik.- " ' S ;

SABÂVET, Çocuklufe SÂBİAN, Yedinci’ olarak.

i

Page 78: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

SADE-DİL, Sâf, herşeye ka­nan. Sade-dilane, Saflara, her &pye kananlara, ah­maklara yakışırcasına.

ŞÂDİSEN, Altıncı olarak,SADME, Çarpma; darbe.ŞÂHİB-İŞTİHÂR, Şöhret sâ-

hibi, tahınımış, mârûf.ŞAHÎHAN, âahih olarak,

doğru olarak. Hakikaten yerine K e m a 1 he­men dâima bunu kullanır.

SÂİŞA-İ ÎTİKAD, îtikad sevkı, îcabı. v

SÂİL, Savlet edici, saldırıcı. Def‘-i sâil, Saldırıcıyı def4

etime. y ;SALAVÂT-I HAMS, Beş va­

kitte kılına/ı namazlar.SALİHÎN, Sâlihler. îtikad ve

amelce her hareketleri di­ne uygun olan adamlar.

SÂLİSEN, Üçüncü olarak. Sâlis, Üçüncü.

SANEM, Put.SÂNİYEN, İkinci olarak.- Sârii, İkinci.SAVÂÖ, Doğru, isabetli, mu-

sîb. ;SELEF, Yerine geçilen adam.

Bizden evvel gelen. Cem'i, Eslâf. Mâmâfih s e l e f kelimesi de cemi mânâsın­da, yâni evvel gelenler mânâsında kullanılır.

SEMTÜ’R-RE’S, Semânınbaş üstünde görünen kısr mı (Zenith) S \ ‘ '

76 LÜGATLER;»,, ■' "S

SERÂİR, Sırlar, gizli olafe" şeyler.

SERGÜZEŞT, Baştan geçen hâllşr, macera.

SERÎRE, Sır.SERMÂXE-İ BAHS, Bahiri

sermâyesi, mevzû, ilk ke- | lime Farsça, İkincisi Arab- ] ça’dır. f , 5

SERVER, Reis, ulu, ileri ge- i len. Server-i eshâb-ı hayati ; Hayât sâhiblerinife serverii ;

SFTR TMEK), Örtmek,/ gizlemek, saklamak.

SEV ÂB, Günahın zıdd^SEYYİE, Fenâlık, kötülük.

Bunun cem‘i olan seyyiât dalıa çok kullanılır. \

SIFÂT-I MÜMEYYİZE, Tem- yiz >eden; ayıran, sıfatlar,} vasıflar; herhangibir şe­ye veya bir şahsa husu­siyetini ve şahsiyetini ye­ren şeyler, t karakteristik.

SÛ.İ ÎTİKAD, Köti , bâtıl- îtikad.

SÜLÜK (ETMEK), Yol tut- „ mak, bir mesleke girmek.

SUNÛF, Sınıflar.SÜÛBET, Zorluk, güçlük.

' .. ' ş . :ŞÂİBE-DÂR, Şâlbeli, ltekeli, 1- kusurlu. İkinci kelime-

J^arsça’dir.i ŞEYÂTİN, Şeytanlar.

Page 79: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

İÛGATLER

§ÖHRET-ŞİÂR,^eş]^ûr, mâ • rûf, .tanınmış. Şiâr, âde^ tabiai, bir şeyin başlıca vâsfı (demektir.

ŞURTA, Eski İslâm devletle­rinde zabıta, emniyet, po-

•? Üs teşkilâtına verilen isinC• Bu teşkilâtın başında bu­

lunanlara sâhib-i şurta de­nirdi.

.■ T ;TÂADDİYAT, Taaddıler, zu­

lümler, tecavüzler 7 4

TA'DÂD (ETMEK) . Saymak.TAFBİİ, (ETMEK), Birgeyi

başkalarından üstün gör­mek. .

TAHLİYE,' Süslemek, donat­mak , tezyin etmek (bil­hassa, manevî mâhiyette şfeylerle). Tahliye-i nefs, Nefsi, fendini süslemek (mânevi şeylerle; ilimle, faziletle, vfs.).

TAHMİL (ETMEK), Yük­lemek.

TAHRİF, Bozmak, değiştir­mek; T

TAKLÎL (ETMEK), A^alt ■ mak. ;

TÂ'ftİİK, 3>erinleştirme, de-I rinleştirmek.TA'RÎB, Arapçalaştırmak. A-

rablar, yabancı kelimele­ri kendi dillerinin ahengi- iıe uydutarak, onları asıl

; Arabça kelimeler gibi tas­

rif ederler. Buna ta‘rîb derler. |

TÂ^ÎZÂT, Târîzler, hüc#fn- lar. " |

TECRÎD-İ NEFS, 'Nefsini, şahsını, şahsî fikir ve his­lerinden ayırmak.

TEDÂVÜL (ETMEK), Eller­de dolaşmak, dillerde do­laşmak.

TEDVİN (ETMEK), Divân şekline sokmak., Yâni bir ilme âit mes’eleleri mun­tazam bir şekilde bir kitab hâlinde toplamak.

TEEHHÜL (ETMEK), Ev-, lenımek. /

TEGAYYÜR (ETMEK), De- : ■. ğişmek. ,■ ■■ / -TAĞYİR (ETMEK), Değiş­

tirmek.TEHARHÎ (ETMEK), Araş­

tırmak.TEKARftÜB (ETMEK), Yak-

laşmak. «TEKARRÜR (ETMEK), Ka­

rarlaşmak, yerleşmek. TELÂFİ-İ MÂFÂT, Elden gi­

den şeyi tekrar elde et­mek.'

TELEZZÜZ (ETMEK), Lez­zet almak, zevk bulmak. İ-

TELKÎH (ETMEK), Aşıla­mak. /. • . '

TENFİR (ETMEK); Nefret;ettirmdk. ‘

TENKİS (ETMEK), Azalt-'* 'mak. ; ' I

Page 80: RENAN MÜDÂFAANÂMESÎia800808.us.archive.org/2/items/RenanMddfaanamesi... · 2017. 9. 13. · veffa E r n e s t Renan tarafından İslâmiyet’in gûya mâhî-i terakkıyat ve

78 LÛGATLlÜR^

TERAKKÎ-ŞİKEN, Terak- , kîyi kıran. İkinci kelime'

Bşrsça’dııj.TERBİ YET-! Terbiye, ;* TERETTÜB (ETMEK),, Te-

allûk etmek, âit olmak hprhangîbir şeyin neticesi

Volârâk hâsıl olmak. TERVİÖ (ETMEK), Revaç

vermek, kabul etmefe. TESÂLLÜT (ETMEK), Mu­

sallat olmak.TESALTÜN, Saltanat kur­

mak, saltanat sürmek.. TEŞÂVÎ, ]\£üsavi olmak. TEVÂFÜK^ (ETMEK), Uyr s mak, uygun gelmek. TEVÂGGUL (ETMEK), Faz­

la meşgûl olmak, fazla uğ­raşmak.

TEVDİ* (ETMEK), r Emânet vermek, vermek.-

TEVHÎD-İ BÂRİ, Allahım birliği.

TURUK, Tarîlçler, yollar. Turuk-ı mütenevvia, muh­telif, türlü türlü yollar.

TÜRREÖÂT, Saçmalar.U

UKUBÂT, Fıkııhın, insanlara , hareketlerinden doftayı ve­

rilecek cezâlardaii bahse* den kısmı.

UliÛM, İlimler^UMRÂN, Mâmûrluk.İĞMtK, tşler. }■UZEMÂ, Büyükler.

V ..1V&HİD, Tek, bir.VAHY, Allah'ın peygamber­

lere pıânevî bir vâsıta* ile » bildirdiği envrler.

VÂRESTE, Iht'yaç olmayan. Vâreste-i izahtır ki, izaha ihtiyaç yoktur ki.

VÂSİ*, Ğeniş, vüsami. VESÂİT, Vâsıtalar.VESÂYET. Vasilik., $y^ZİR-İ Â‘ZAM, En büyük*

vezir, başvekil. VÜCÛB/Lüzum, zarûret, yâ- }

cib olma, iktiza etme.• Y .

: . - % r A

YED, El. Yeıd-i kudret, Kud­ret eli. , /

: • z ZÂHİB (OLMAK), (Herham-

g bir mes’el6de) bin yol tutup gitmek, bir fikri ka**'4 bul etmek. / ı

ZÂİL (OLMAK), Oradan* kalkmak. £

ZIC, Yıldızlar m hareketleri­ni gösteren astronomi (bey* et) cedvelleri. ^

ZINDIK, Dinsiz, ımânsi2 . ZIYÂS Kaybolma, zayi* oL.

ma, mahvolma.ZUHR, Öğle vakti, zevâl

zamanı.