16
tb3 3J \ •• •• •• GUNUMUZDE AILE (FAMILY IN THE WORLD AND IN TURKEY) Aile Sempozyumu International Smposium on Family 02-04 December 2005 Eresin '1'tiflHy6 v Merkezi 2007 KUtUphanesi Dem. No: Tas. No: 3ö\·4'2- GlSN.A

GUNUMUZDE •• •• •• AILEisamveri.org/pdfdrg/D169931/2007/2007_DEMIRCIEY.pdf · 2015. 9. 8. · 38 GÜNÜMÜZDE AİLE Kısaca güçlü aile yapımız ifadesi boş bir retorik,

  • Upload
    others

  • View
    2

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: GUNUMUZDE •• •• •• AILEisamveri.org/pdfdrg/D169931/2007/2007_DEMIRCIEY.pdf · 2015. 9. 8. · 38 GÜNÜMÜZDE AİLE Kısaca güçlü aile yapımız ifadesi boş bir retorik,

tb3 3J \

•• •• •• • GUNUMUZDE AILE

(FAMILY IN THE WORLD AND IN TURKEY)

Uluslararası Aile Sempozyumu International Smposium on Family

02-04 Aralık/ December 2005 Eresin Topkapı Hotel/İstanbul

'1'tiflHy6 Pllyıtnet v aKTı lııliim Ai'a~tırımıları Merkezi

İstanbul 2007

KUtUphanesi

Dem. No: ~At;g9.>31

Tas. No: 3ö\·4'2-GlSN.A

Page 2: GUNUMUZDE •• •• •• AILEisamveri.org/pdfdrg/D169931/2007/2007_DEMIRCIEY.pdf · 2015. 9. 8. · 38 GÜNÜMÜZDE AİLE Kısaca güçlü aile yapımız ifadesi boş bir retorik,

{ED ~

ENSAR NEŞRİYAT Ticaret Anonim Şirketi

ISBN: 978-9944-152-84-6

İSLAMi İLİMLER ARAŞTIRMA V AKFI Tarhşmalı İimi Toplantılar Dizisi: 49

Milletlerarası Tartışmalı İlmi Toplantılar Dizisi: 11

KitabınAdı

Günümüzde Aile

Editör Prof. Dr. Ömer ÇAHA

Yayın Öncesi Hazırlık Dr. İsmail KURT

Seyit Ali TÜZ

SonOkuma Sadık ÇELENK

Kapak Düzeni Erhan AKÇAOGLU

Baskı

Step Ajans 0212 446 88 46

1. Basım Nisan2007

isteme Adresi Ensar Neşriyat Tic. A.Ş.

Süleymaniye Cad. No: 13 Süleymaniye 1 İstanbul Tel : (0212) 513 43 41 Faks : (0212) 522 46 02

www.ensamesriyat.com.tr

Page 3: GUNUMUZDE •• •• •• AILEisamveri.org/pdfdrg/D169931/2007/2007_DEMIRCIEY.pdf · 2015. 9. 8. · 38 GÜNÜMÜZDE AİLE Kısaca güçlü aile yapımız ifadesi boş bir retorik,

I

DEGİŞİM SÜRECiNDE DÜNYADA ve TÜRKİYE'DE

AİLE YAPISI YA DA CEMAAT-CEMİYET AYıRIMINDA

AİLEYİ YENİDEN DÜŞÜNMEK

Doç. Dr. Emin Yaşar DEMİRCİ

Yüzüncü Yıl Üniversitesi

Ülkemizde en sık tekrarlanan söylemlerden biri de gliçlü aile yapımızia

ilgili alanıdır. Bu vurgu zaman zaman öyle boyutlara ulaşır ki güçlü aile ya­

pısının toplumumuzun en ayırt edici özelliği, bizim ınilli hasletimiz olduğu

kanaati neredeyse tarhşılınaz bir doğru haline gelir. Hatta bu doğruların tar­

tışılabilir olduğunu söylemek bile kendi çapında medelli bir cesareti gerekti­

rebilir.

Güçlü aile yapısı vurgusu her zaman söylem olarak kalmaz sık sık olay­

lar tarafından test edilerek doğrulanır da. O zaman kullandığımız söylemin

haklı çıkmasından aldığımız cesaretle bu retoriği daha da tarhşılınaz hale ge­

tirerek yarı kutsal bir mahiyete büründürebiliriz. Bugüne kadar pek nadir­

den olmayan toplumsal olaylar, ekonomik krizler, doğal afetler güçlü aile

yapımız olmasaydı bu badirelerin üstesinden gelebilmenin, ülke ve toplum

olarak ayakta kalabilmenin neredeyse imkansızlığını bize tekrar tekrar gös­

terdi.

Page 4: GUNUMUZDE •• •• •• AILEisamveri.org/pdfdrg/D169931/2007/2007_DEMIRCIEY.pdf · 2015. 9. 8. · 38 GÜNÜMÜZDE AİLE Kısaca güçlü aile yapımız ifadesi boş bir retorik,

38 GÜNÜMÜZDE AİLE

Kısaca güçlü aile yapımız ifadesi boş bir retorik, kuru bir övünmeden

ibaret değildir. Gerçekten de biz bunca felaketin eşiğinden güçlü aile yapı­

mız sayesinden döndük. Bir başka ülkede olsa kanlı bir iç savaşa dönmesi

kaçınılmaz olan şiddet hareketleri ülkemizde aile yapımızın sağlam duvarla­

rında karşılanarak eritilebildi. Sadece bir tanesi bile büyük çaplı bir ülkeyi

çökertebilecek olan ekonomik krizierin oruareası ile yine güçlü aile yapıınızia

başa çıkabildik. En güçlü ekonomileri bile sarsabilecek boyuttaki işsizlik o­

ranları yine güçlü aile yapımızın şefkati ile katlanılabilir hale geldi. Ancak

madalyonun diğer yüzü hiç de güçlü aile yapısı söylemini destekler nitelikte

görünmüyor.

Her gün karşılaşhğırnız adiiye koridoıu görüntüleri, gazetelerin birer

dizi heyecanı ile yayınladıkları üçüncü sayfa haberleri, televizyon program­

ları, yolsuzluklar, çocuk istisrnarı, töre cinayetleri, yetiştirme yurdu skandal-

. ları, toplumsal şiddet ve bunun bir yansıması olan aile içi şiddet vb. toplurn­

sal çözülrne göstergeleri ile güçlü aile yapısını bir arada düşünmek, en hazır­

lıklı zihinlerin bile anlarnakta ve yorurnlarnakta zorlanacakları güçlü çelişki­

lerdir. Bu çelişkilerin en az güçlü aile yapımız kadar somut toplumsal karşı­

lıkları olduğuna göre var olan bu çelişkili duıurnu nasıl açıklayabiliriz?

En karanlık dururnların bile bir umut ışığı taşıdığını ifade etmek için di­

limizde, kültürürnüzde çok sayıda deyim rnenkıbe bulunmaktadır. Ancak bu

ve benzeri deyimierin taşıdıkları anlamı, zaman zaman tersınden okumak da

zihin açıcı bir egzersiz olabilir. Başka bir ifade ile her umut ışığının bizi ka­

ranlık durumlarla yüzleşrnekten alı koymak gibi bir riski de içinde taşıdığını

söylernek de mümkün. Bir söylem ve tecrübe edilen bir gerçeklik olarak güç­

lü aile yapımız söyleminin yaklaşmakta olan fırtınanın hızla üzerimize sür­

düğü karabulutları algılarnarnıza engel olduğunu, hatta daha ileri gidip, bi­

zim güçlü aile yapımızın bizatihi bu sorunların ürettiğini iddia etmek müm­

kün mü?

Bu bildirinin arnao güçlü aile yapımızın güvenli duvarları dışına çıka­

rak bu sorulara cevap aramak olacakhr. Bu.rıun içinde ilk olarak aile kum­

ınunun modernleşme sürecindeki serüvenine bakmak yol gösterici olabilir.

Page 5: GUNUMUZDE •• •• •• AILEisamveri.org/pdfdrg/D169931/2007/2007_DEMIRCIEY.pdf · 2015. 9. 8. · 38 GÜNÜMÜZDE AİLE Kısaca güçlü aile yapımız ifadesi boş bir retorik,

DEGİŞİM SÜRECİNDE DÜNYADA ve TÜRKİYE'DE AİLE YAPISI 39

İnsanlığın en kadim kurumlarından olan ailenin modernleşme sürecin­

deki serüveni en az kendisi kadar kadim bir kurum olan din kurumunun

aynı süreçteki serüveni ile güçlü bir paralellik gösterir. Başka bir ifade ile din

ve modernleşme ilişkisinde yaşananların benzerlerine aile modernleşme iliş­

kisinde rastlamak şaşırhcı olmayacaktır. Ancak önce bu paralelliği, benzerli­

ği hangi temel üzerinde aradığınuzın ipuçlarından kısaca söz edelim . •

. Aile ve dinin insanlığın en kadim iki kurumu olduğunu söylemiştik.

Gerçektende insanlık tarihinde ikisinden daha eski bir başka kurum

gösterilemez. Bu ikisinden hangisinin daha eski olduğu belki tarhşılabilir.

Ancak kanaatim, ailenin dinden daha eski ve. onu öneeleyen kurum olduğu

yönündedir. Bu kanaatimizin temelini bir kurum olarakdinin muhatabı in­

sanın toplumsallığı oluşturmaktadır. Başka bir ifade ile söyleyecek olursak

insanın topluluk ve/ya toplumsallık öncesi varlığının irnkfuu tarhşmaları bizi

ister istemez bir dizi metafizik sorular ve kabullerin eşiğine getirir. Ancak bu

soru ve kabuller ne olursa olsun en başta şu temel gerçeği kabul etmek zo­

rundadır:

İnsanın topluluk ve/ya toplumsallık öncesi durumu ne olursa olsun, na­

sıl kabul edilirse edilsin, bugün bizim anladığımız anlamdaki insandan farklı

bir varlıktan söz etmekteyiz. Bugün bizim insan olarak kabul e!fiğimiz tür

varlık alemine toplumsal bir varlık olma niteliği ile çıkmışhr. Toplumsal ya­

şamı ve toplumsallığı, topluluk öncesi var olabileceği varsayılan, bireylerin

bir araya gelerek oluşturdukları iddiası bir kurgu olmanın ötesinde bir ger­

çekliğe karşılık gelmez. Bu kurgunun insan ve doğasını anlamamızda ışık

tutan verimli tarhşmaları başlatması ve bu tarhşmalara katkısı açısından ö­

nemi inkar edilemez olsa da kurgu olma gerçeğini değiştirmez. ·

Diğer taraftan insanın varlık alemine topluluk olarak girdiği gerçeği (ya

da iddiası) bize onun bireysel varlığını reddetmemizi söylemez. Tam aksine

insanın bireysel olarak var olması da ancak onun toplumsal varlık olarak ta­

rih sahnesine çıkması ve tarihin aktörü olması ile başlamışhr diyebiliriz. Bi­

reysellik ve toplumsallık bir madalyonun birbirini tamamlayan yüzleri gibi­

dir ve bir olmadan diğeri olmaz. Başka bir ifade ile insanın topluluk öncesi

varlığırun bugün anladığımız anlamı ile bireyle de bir ilgisi, ilişkisi yoktuİ.

Page 6: GUNUMUZDE •• •• •• AILEisamveri.org/pdfdrg/D169931/2007/2007_DEMIRCIEY.pdf · 2015. 9. 8. · 38 GÜNÜMÜZDE AİLE Kısaca güçlü aile yapımız ifadesi boş bir retorik,

40 GÜNÜMÜZDE AİLE

İnsan tarih sahnesine toplumsallık kazanarak çıkarken aynı ölçüde bireysel­

liğini de elde ediyor.

İnsan türünün bu toplumsallık ve bireysellik özelliği iki evrensel ilişki

biçiminde kendisini gösterir. Bunlardan birincisi onun toplumsallık yönüne

dayanan cemaat duygusu, ya da Sorakin'in ifadesi ile farnilistic ilişkilerdir.

Bu ilişki biçiminde bireysel benlik biz duygusu içinde erirniştir. Acı ve neşe­

ler paylaşılır. Bireyler birbirlerine ihtiyaç duyarlar, birbirlerini ararlar, birbir­

lerini severler ve büyük bir coşku ile kendilerini birbirleri için feda ederler.

Kısaca sık dokulu, dayanışma içinde tek bir vücut gibi hisseder ve davranır­

lar. Böyle bir ilişkiler içinde paylaşım gibi, adalet gibi kavrarnlar anlamını

yitirrnişlerdir. Benliği biz duygusunda erimiş birey için bu türden kavrarnlar

ve talepler bir anlam ifade etmezler .ı

İkinci evrensel ilişki biçimi ise sözleşmed ya da cerniyetçi ilişki diye ta­

nımlayabileceğimiz ilişkiler yer alır. Cernaatçi ilişkilerin kapsayıcılığına kar­

şılık cerniyetçi ya da sözleşmed ilişkiler sınırlı ve tci.rumlanrnış ilişkilerdir.

Taraflarm bütün yaşarnlarını değil, sınırlı bir bölümü ile ilgili bu ilişki tü­

ründe sözleşmeler, sözleşmeye taraf olanlarm hak ve sorumluluklarını de­

taylı ve dikkatli bir şekilde tanırnlar.2

Toplumsal yaşarnda gözlenen biçimiyle neredeyse sınırsız çeşitlilikteki

sosyal ilişkileri bu iki temel kategori içinde sıruflandırabiliriz. Ancak bu iki

temel kategorinin Weberd anlarnda birer ideal tip olduklarıru ve gözlenebi­

len herhangi bir sosyal ilişki biçiminin taşıdığı baskın özellikler açısından bu

sınıflandırmalardan birine ya da diğerine dahil edilebileceğini daima göz

önünde bulundurrnarnız gerekir. Başka bir ifade ile hiç bir sosyal ilişki biçimi

tamamıyla cernaatçi-farnilistic ya da cerniyetçi-sözleşrneci olamaz.

Bizim cernaatçi olarak sınıflandırdığırnız ilişkilerde sözleşrneci, cemiyet­

çi olarak adlandırdığımız ilişkilerde ise farnilistic unsurlar her zaman vardır

ve bulunmalıdır. Daha somut bir anlatırnla Durkheirn'de rnekanik-organik

dayanışma, Tönnies' de gernensshaft-gesellshaft olarak kavramlaştırılan, kla-

2

Sorokin, 1992, 138.

Sorokin, 1992, 139.

Page 7: GUNUMUZDE •• •• •• AILEisamveri.org/pdfdrg/D169931/2007/2007_DEMIRCIEY.pdf · 2015. 9. 8. · 38 GÜNÜMÜZDE AİLE Kısaca güçlü aile yapımız ifadesi boş bir retorik,

DEGİŞİM SÜRECİNDE DÜNYADA ve TÜRKİYE'DE AİLE YAPISI 41

sik sosyolojinin birbirini dışlıyor gözüken ve ilkinden ikincisine zorunlu, ka­

çınılmaz ve geri döndürülernez bir evrimi varsayan cemaat-cemiyet ayrımı­

nın ve bu ayırım üzerine ternellendirilen tezlerin, teorilerin toplumu ve insa­

nı anlama ve anlarnlandırrnada yetersiz kalacağını söylernek fazla iddialı bir

söz alınasa gerekir.

Çütıkü klasik sosyolojinin cemaat-cemiyet ayırımı ile kavramlaştırdığı

sosyal ilişkiler, aslında insanın varlık olarak tarih sahnesine çıkhğı andan be­

ri onunla birlikte var olan evrensel kategorilerdir. Hatta cernaatçi-sözleşrneci

ilişki biçimleri bizim var oluşumuzun antolajik vasahru3 oluşturmaktadır. Bu

sebeple sosyal ilişkileri bu iki temel kategoriden birine ya da diğerine, ya da

her ikisinin ortalamasına, ya da belli herhangi bir kombinasyonuna indirge­

yerek izah etmeye çalışmak bu var oluşsal vasah ihmal ve/ya inkar etmek

anlamına gelecektir.

Cernaatçi-sözleşrneci ilişki biçimlerinin bu paradokslu yapısı, ilkinin bi­

zim güvenlik ve aidiyet duygularırnıza, ikincisinin ise özgürlük ve kendini

gerçekleştirme arayışımıza karşılık gelen, birbirine indirgenemez, biri ya da

diğeri uğruna ötekinden vazgeçilemez özelliklerinden kaynaklanmaktadır.

Özgürlük ya da güvenlik, aidiyet ya da kendini gerçekleştirme ilişkisi karşı­

lıklı bir birini dışlayan uzlaşmaz bir paradoksa değil, birinin varlığının yek­

diğerine bağlı olduğu bir diyalektik işleyişe karşılık gelir. Bu işleyişte özgür­

lük ve güvenlik çelişkisi birbirlerini sürekli dönüştürerek her iki alanın da

genişlemesine yol açan dinamik bir süreçtir. Benzer ifadeleri güvenlik-

3 Ontolojik vasat kavramını Gillian Rose'un the Broken Middle isimli eserinden devşirdim. Rose' a göre modem insan bir taraftan totalleştirmenin diğer taraftan da partikülleş tirme­nin çift yönlü baskısı altındad!r. İnsanoğlu içinde yaşadığı anlam sorununu ya totalleştire­rek ya da partikülerleştirerek aşmaya çalışır. Ancak her iki durumda da kendi varlığının temelini (the middle) tehdit eder. Yani anlam sorununu totalleştirerek aşmaya çalışırken onu tiışıyamaz hale gelir ve onun altında ezilerek yok olur. Onu partikülleştirirken ise ha­yatlanna herhangi bir anlam yükleyemez hale gelir. Her iki durum da varoluşun dayandı­ğı temelin yıkılmasıdır. (the broken middle). Rose'a göre modem insan için çıkış yolu ne biri ne de diğeridir. Modem insan için çıkış yolu anlam sorununun bu paradokslu ilişkisi­ni var oluşun vasatı (the middle) olarak yaşamaktan geçer, onu seçeneklerden biri ya da diğerine sığınarak aşmaya çalışmaktan değil. (Rose, 1996). Kavramın kendisini Rose'dan devşirmiş olmama karşılık içeriğinin ilhamını Kur'an'da geçen vasat ümmet ifadesine borçluyum.

Page 8: GUNUMUZDE •• •• •• AILEisamveri.org/pdfdrg/D169931/2007/2007_DEMIRCIEY.pdf · 2015. 9. 8. · 38 GÜNÜMÜZDE AİLE Kısaca güçlü aile yapımız ifadesi boş bir retorik,

42 GÜNÜMÜZDE AİLE

aidiyet ile özgürlük kendini gerçekleştirme arayışlannın somut tezahürleri

olan cemaat ile cemiyet karşılığı içinde kullanabiliriz. Cemaat ve cemiyet a­

yırımı birbirlerini karşılıklı olarak dışlayan toplumsal kategorilere değil kar­

şılıklı birbirlerini dönüştürerek kendini ve karşıtını sürekli kılan dinamik sü­

reç ve yapılara karşılık gelir.

Sosyolojinin kurucu öncüleri bu yeni bir bilim dalının temellerini cema­

atçi yapının kapsayıcı/dayanışmaa ilişkilerinin cemiyetçi yapının birey­

ci/sözleşmeci ilişkilerine dönüşmesinin ortaya çıkardığı toplumsal sorunlan

içinde oluşturdular. 19. yüzyılda sosyal bilimlerin yükselişi ile birey kavra­

mının ortaya çıkışı arasındaki ilişki basit bir tesadüften ibaret değildir. Birey­

lerin toplum içinde bireylerin araşhrılmasının önem kazanması büyük ölçü­

de bir olgu olarak bireyciliğin doğuşuna bir tepki olarak da anlaşılabilir.

Durkheim'den Marx'a 19. yüzyıl düşüni.lr ve sosyal bilimcilerin büyük

çoğunluğu kapitalizmin yükselen değer haline getirdiği bireyciliğin ortaya

çıkardığı sorunlar üzerine kafa yararak geliştirdikleri sınıflandırmalada or­

taya çıkan değişmeyi anlamaya, anlamlandırmaya ve mümkün gördükleri

ölçüde de yönlendirmeye çalışmışlardır.

Durkheirn'in mekanik dayanışmaa toplurndan organik dayanışmaa

topluma doğru değişme modeli bir taraftan yükselen bireyin yerini almaya

başladığı cemaat yapılarının çözülmesini tasvir etmeye çalışırken, onun ye­

rini almakta olduğunu savunduğu organik dayanışma modeli ile yeniçağın

bireylerinin atomize olmuş yığınlara dönüşmesine razı görünmemiştir.

Başka bir ifade ile organik dayanışma gözlenen somut sosyal gerçeklik

olması kadar bizzat dayanışma sözcüğüne yüklenen anlamlar dikkate alın­

dığında ortaya çıkan yeni durumun anomikliği karşısında onu yönlendirme

çabalarını da içinde barındırmaktadır.

Durkheim'in modem durumu anlama çabasının da ötesine geçerek onu

anlamlandırarak. biçimlendirmeye çalışmasına karşılık Tönnies' in

gemenshaft-gesellshaft ayırımı sanki umutsuzluk ve teslimiyet duygusunu

yansıhr gibidir. Tönnies'in ayırımmda gelişen modem hayahn kaçınılmazlığı

Page 9: GUNUMUZDE •• •• •• AILEisamveri.org/pdfdrg/D169931/2007/2007_DEMIRCIEY.pdf · 2015. 9. 8. · 38 GÜNÜMÜZDE AİLE Kısaca güçlü aile yapımız ifadesi boş bir retorik,

DEGİŞİM SÜRECİNDE DÜNYADA ve TÜRKİYE'DE AİLE YAPISI 43

karşısında bir daha geri gelmeyecek eski güzel günlerin ardından yakılan bir

ağıt havası vardır.

Modernleşme ve kapitalizme soğukkanlı yaklaşımı ile öne çıkan ve bu

yönü ile ·rnodernleşrneye getirdjği izahlar halen yaygın kabul gören Max

Weber bile kapitalizmin ortaya çıkardığı modem bireyin ve onun güçlü bi­

reyci yanelimlerinin bizi götüreceği sondan kaygı duymaktan kendini ala­

maz.

Ona göre bireyselleşmiş modem kitle . toplumunu yönetebilrnenin ve

onunla başa çıkabilmenin en etkin yolu bireysel(leşrniş) tercihleri standart­

laşhracak ve kurallaştıracak şekilde toplumu örgütleyecek rasyonel kururn­

lar geliştirmekfen geçer ki bu durum, insanlığı bireyci yönelimlerin köksüz

özgürlüklerinin kaosundan kurtarmaya çalışırken, onu rasyonell.eşrniş ya­

şamın standartlarının yaratacağı demir kafese rnal1kfun eder. Weber'in kor­

kusu bir gün toplumsal yaşarnın taı;narnının rasyonelleşmiş kururnlar ağına

dönüşerek bütün özgürlüğürnüz ve tercihirrıizi bir ağdan diğerine geçmekle

sınırlı hale getirmesidir.

Kapitalizmin bireyine ve bireyciliğine karşı en radikal eleştiri bilindiği

gibi Karl Marx'tan gelir. Marx sadece eleştirrnekle kalmaz aynı zamanda onu

ortadan kaldıracak, aşacak, bütün insanlık tarihinin en mükemmel, en insa.nl

sistemi olarak kurguladığı ütopyasını rnüjdeler. Marx'a göre modem kapita­

list dünyada birey, kelimenin tam anlamı ile birey haline gelmiştir. Yani da­

ha geniş bir şeyin parçası olmayan, bölünernez tek haline gelmiştir. Bu şek­

liyle rnoderrlı.ik bizi bir birimizden ayırarak kendi başımıza bırakır. Böylece

modem birey hpkı kapitalist ekonomi gibi bu toplurnun açık ve akışkan bi­

çirnin almak zorunda bırakılir.4

Modem bUrjuva bireyi arhk daha geniş bir sosyal bütünün mensubu bi­

rey değil, kar ile rnotive edilerek vahşileşmiş bir bireydir. Marx' a göre bu

vahşileştirilrniş yeni birey en az makineler kadar modem zamanın icadı ola­

rak ortaya çıkrnışhr.5 Marx, bireyin öznel ben duygusunun (bir tür cemaat

4

5

Berman, 1988, 95.

Berman, 1988, 121.

Page 10: GUNUMUZDE •• •• •• AILEisamveri.org/pdfdrg/D169931/2007/2007_DEMIRCIEY.pdf · 2015. 9. 8. · 38 GÜNÜMÜZDE AİLE Kısaca güçlü aile yapımız ifadesi boş bir retorik,

44 GÜNÜMÜZDE AİLE

ruhu olarak da görebileceğimiz) sınıf bilincinde eriyerek ortadan kalkacağı

komünist aşama ile kapitalizmin, onun vahşi sisteminin ve yarathğı vahşi

bireyinin ortadan kalkacağını ileri sürer.

19. yüzyılda kapitalizmle birlikte yükselen bireyin ve bireycilik akımının

çözmeye başladığı sadece geleneksel cemaat yapıları değildir. Ürettiği ve ya­

şathğı ilişkiler bakımından kendisi de mikro bir cemaat olan aile de bu süreç­

ten hissesine düşeni almıştır. Klasik modernleşmeci (ya da evrimci) teze göre

kapitalist gelişmenin geleneksel cemaat yapılarında yarathğı çözülmeye pa­

ralel olarak bu yapılarda egemen olan geleneksel geniş ailenin yerini modem

çekirdek aile almaya başladı. Modem aileyi geleneksel aileden ayıran birçok

özellik arasında ölçek sorunu (eğer gerçekten varsa) en son kriter olmalıdır.

Çünkü modernleşme sürecinde aileye bakhğımızda onu modem kılan şey

boyutu değil toplumsal ilişkiler düzeyinde uğradığı dönüşümlerdir.

Klasik anlamı ile aile kendisinin içinde bulunduğu en yakın topluluğun,

cemaatin ve de daha geniş toplumun bir parçası olan ve mensubu olarak biz­

leri bir birimizle ve yakın topluluğu ile ve daha geniş toplumla ilişkilendiren

bir kurumdur. Kapitalist sistemde içkin olan radikal bireyciliğin modem ai­

lenin doğuşundaki ilk ve en başta gelen etkisi, onu içinde bulunduğu ve bir

parçası olduğu en yakın moral topluluktan ve daha geniş toplumdan ayıra­

rak bizi dış dünyaya kapamasıdır.6

Literatürde çekirdek ailenin yalıtılrnışlığı olarak tanımlanan7 bu durum

kapitalist bireyci değerlerin aileyi iç ve dış dünya tasavvuruna göre şekillen­

dirmesinin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Aile ve aile içi ilişkilere karşılık

gelen iç dünya mensuplarına sevgi, güven ve fedakarlık duyguları aşilaya­

rak ve dayanışma sağlayarak tehlikelerden koruyan sığınak olurken, dış

dünya bu sıcak ilişkilerin, yani ailenin dışında kalan acımasız rekabetin zo­

runlu olduğu ve insanların bu yüzden acımasız olmak zorunda kaldıkları

düşman çevreyi tanımlamaktadır.

6

7

Bellah, 1985.

Skolnick, 1973, 113-117.

Page 11: GUNUMUZDE •• •• •• AILEisamveri.org/pdfdrg/D169931/2007/2007_DEMIRCIEY.pdf · 2015. 9. 8. · 38 GÜNÜMÜZDE AİLE Kısaca güçlü aile yapımız ifadesi boş bir retorik,

DEGİŞİM SÜRECİNDE DÜNYADA ve TÜRKİYE'DE AİLE YAPISI 45

İç ve dış dünya ayırımı aileye biçilen fonksiyon ile de örtüşrnüş, birey

dış dünyaya karşı acımasız tavır alırken, sevgi, anlayış fedakarlık gibi insa.nl

ilişkilere olan ihtiyacını da aile içinde karşılamaya çalışmıştır. Aile, dış dün­

yanın acırnasızlığı karşısında rnensuplarına sevgi, konfor ve güvenlik sağla­

yan duygu yoğun bir sığınak haline gelrniştir.8 Ailenin bu modem işlevinin

göstergelerinden biri erken modem dönemlerde ailenin temeli olarak roman­

tik aşkti yapılan vurgudur.

Romantik aşkın en temel özelliği rnuhatabını idealize ederek güçlü duy­

gularla birbirlerine bağlamasıdır. Robert Bellah'a göre, yaygın kabul gören

anlamı ile romantik aşk, altında yatan radikal bireycilik sebebiyle güvensiz­

liğin, kafa karışıklığının, belirsizliğin kaynağıdır.9 ~aca romantik aşkın do­

ğuşunun modem ailenin doğuşu gibi endüstri devrimine denk gelmesi bir

rastlanh değildir. Macfarlane'nin de işaret ettiği gibi,

"Hızlı endüstrileşrne ve şehirleşmenin sebep olduğu anorni veya değer

ve mutabakat yokluğu piyasa kapitalizminin doğurduğu gayri şahs'i ilişkiler­

le birlikte yeni bir duygusal yapı yaratmak zorundaydı. Kentsel ve endüstri­

yel devrimin yan etkilerinden biri tam olarak en aşırı biçiıni ile bireyciliğe

dayanan yeni bir duygu ve evlilik sisteıni ortaya çıkarrnasıdır."ıo

Aile içi rol farklılaşmaları da bu iç ve dış dünya ayırıınına göre oluşur.

Bu ayırırna göre acımasız rekabetin yer aldığı dış dünyada ailenin geçiıni i­

çin mücadele etme rolü erkeğe uygun görülürken, kadına çocuk yetiştirrnek

ve dış dünyaya karşı huzurlu bir sığınak oluşturarak erkeğe yardırncı olma

görevi verildi. Kısaca erken modem dönemlerde aile, erkeğin evin geçiınin­

den sorumlu olduğu, kadının ise ev işleri, çocukların eğitiıni ve bakımı ile

ilgilendiği bir birim olarak görülrnüştür.1 1

İç ve dış dünya ayırımı sanayi devriininin kendi doğal sosyal çevrele­

rinden kopardığı ve bilinmeyen yabancı rnekanlara yığdığı insanların kendi-

8

9

lO

ll

Mintz, 1983,14.

Bellah, 1985.

Macfarlane, 1987:125.

Rapoport ve Rapoport, 1977:349.

Page 12: GUNUMUZDE •• •• •• AILEisamveri.org/pdfdrg/D169931/2007/2007_DEMIRCIEY.pdf · 2015. 9. 8. · 38 GÜNÜMÜZDE AİLE Kısaca güçlü aile yapımız ifadesi boş bir retorik,

46 GÜNÜMÜZDE AİLE

lerini koruma ve devarn ettirme arayışlarına da uygun düşmektedir. Bu sü­

reçte içinde yaşadığı cemaatle sınırlı (da olsa) dışa açık olan geleneksel (ge­

niş) aile, boyutlarını küçülterek dışa kapalı bir (iç) dünyaya dönüşerek men­

suplarına güven ve dayanışma sağlarken, aynı zamanda onları aile dışındaki

dünyaya yabancılaştırmıştır. Başka bir ifade ile aile, fedakarlık, sevgi, daya­

nışma duygularını mensuplan ile sınırlandırmakla aile, onları sadece reka­

betçi, düşman bir dünyaya.karşı korumakla yetinmemiş, aynı zamanda ken­

dilerini (dış dünyaya karşı) duyarsızlaştırılıruş bireyler haline getirme fonk­

siyonu da görmeye başlarnıştır.12 Böylece modem aile sadece kapitalist bi­

reyciliğe karşı uyum sağlamak zorunda kalmaınış, aynı zamanda o bireyi ye­

tiŞtiren kaynak haline gelıniştir.

Endüstri devrimi ile geleneksel ailenin maruz kaldığı bu değişme sanıl­

dığı gibi tek bir evrensel aile tipi ortaya çıkarmarnıştır. Aksine farklı toplum­

sal sınıflarda farklı aile tipleri ortaya çıkarıruştır. Mesela endüstri devriminin

yükselen sınıflarında baskın olan çekirdek aile, aile ilgili hukuki düzenleme­

lerde esas alınan norm haline getirilmiştir. Ancak hukuki normatil düzeyde

hakim olmasına rağmen çekirdek aile toplumsal düzeyde egemen bir tip ol­

maıruştır .13

Yükselen sınıfların aksine toplumun alt tabakalarında geniş aile biçimi,

bir dayanışma ve dış dünyaya karşı ayakta kalabilme yolu olarak yaygınlığı­

nı sürdürebilmiş,ı4 haberleşme ve ulaşım imkanlannın gelişmesi ile farklı bir

içerikle de olsa 20. yüzyıla intikal etmiştir.ıs Ancak sürdürillebilen bu geniş

aile biçiminin de, bpkı çekirdek aile gibi, geleneksel sosyal çevresinden ko­

parılmış, iç ve dış dünya ayırırnma göre şekillendirilerek yalıtılmış bir aile

olduğunu özellikle belirtmek gerekmektedir.

Dış dünyanın acımasızlarına karşı yardım, sevgi, fedakarlık duygularını

sadece kendi mensupları ile sınırlandıran ailenin (çekirdek veya geniş) bizzat

kendisi "bireyci, bencil eğilimlerin tahribatmdan kurtulamaıruş, dış dünyaya

12

13

14

15

Demirci, 2002, 220.

Mi teraver ve Sieder, 1982, 24.

Mintz,1983, 14.

Litwak, 1960, 385.

Page 13: GUNUMUZDE •• •• •• AILEisamveri.org/pdfdrg/D169931/2007/2007_DEMIRCIEY.pdf · 2015. 9. 8. · 38 GÜNÜMÜZDE AİLE Kısaca güçlü aile yapımız ifadesi boş bir retorik,

DEGİŞjM SÜRECiNDE DÜNYADA ve TÜRKİYE'DE AİLE YAPISI 47

karşı öğrenilen bencillik, aile içi ilişkilere de taşınarak aile içi ilişkileri belir­

leyen ve düzenleyen temel faktör haline gelmiştir." 16

Başka bir ifade birincil ilişkiler olarak tanımlanan ilişkileri aileye indir­

geyerek ve onunla sınırlandırarak modemliğin erken dönemlerinde ortaya

çıkan bencil bireyciliği destekleyen ve onun yeniden üretilmesine katkıda

bulunan ailenin kendisi uzun dönemde bizzat bu bencilliğin kurbartı olmak-• . tan kurtulamamış, aile artık uyumun, huzurun ve anlayışın sığınağı olmak-

tan çıkarak birbirlerinden farklı kişisel ideolojilere ve ilişkilere sahip farklı

yaş ve cinsiyetten insanların çalışma alanına dönüşmüştür.

Buraya kadarki tarhşmaların ışığında yazımızın başında dile getirdiği­

miz soruna yeriiden dönecek olursak "güçlü aile yapımız" söylemini ve bu

söylemin işaret ettiği somut yaşam gerçeğini, toplumsal çözülmenin alarm

zilleri olarak okuyabileceğimiz diğer göstergelerle birlikte nasıl değerlendi­

rebiliriz? Kanaatimce güçlü aile söylemimiz büyük ölçüde toplumumuzun,

kültürümüzün balı toplumlarından farklı öz niteliklere sahip olduğunu var­

sayan, büyük ölçüde abarhlmış, bir etnosentrizmi yansıtmaktadır. Zaman

zaman yerli ve yabancı araşhrmacıların toplum ve aile yapımız üzerine balı­

dakinden farklı bir modernleşme ve modemlik çizgisinin varlığına işaret e­

den gözlem ve araştırmaları bu etnosentrik yaklaşımı daha da güçlendirmiş

görünmektedir.

Mesela Vergin'nin ülkeınizle ilgili "toplumsal dönüşümler karşısında

duyulan tedirginliklere göğüs gerebilmek için adeta aileye daha sıkı bir bi­

çimde bağlanılıyor, sığınılıyor" gözleıni17 kanaatimce toplumumuzun balı­

dakinden farklı modernleşme kalıplarına sahip olduğundan daha farklı yo­

rumlanmalıdır.

Tarhşmamızda allını çizdiğimiz gibi balıda çekirdek aile olarak allı çizi­

len ve geleneksel ailenin karşısına konulan aileyi geleneksel aileden ayıran

temel özellik, onun temsil ettiği hane halkı ve/veya ilişkiler ağı ölçeği değil,

iç dünya-dış dünya ayırımı ile en yakın topluluğundan koparılmış, bireyin

16

17

Shorter, 1976, 259.

V ergin, 1990, 319.

Page 14: GUNUMUZDE •• •• •• AILEisamveri.org/pdfdrg/D169931/2007/2007_DEMIRCIEY.pdf · 2015. 9. 8. · 38 GÜNÜMÜZDE AİLE Kısaca güçlü aile yapımız ifadesi boş bir retorik,

48 GÜNÜMÜZDE AİLE

aidiyet duygusunu sadece ailesi ile sırurlanclırıruş, ideolojik açıdan kurgula­

narak modernleşme açısından işlevselleştirilmiş ailedir. Bu ailenin çekirdek

aile olmasının önemi ikinci plandadır ve daha çok hangi toplumsal sınıfların

gözlemlendiği ile yakından ilişkilidir.

Ailenin bah modernleşmesindeki serüveni, toplumuzun ayırt edici özel­

liği olarak gözlemlenen geniş aile ilişkilerinin mahiyet değiştirerek de olsa

devam ettirilmesi vb. hususların bah toplumları için modernliğin erken dö­

nemlerinde, en azından toplumun alt tabakalarında, büyük ölçüde geçerli

olduğunu göstermektedir.

Kısaca ülkemizdeki "güçlü aile yapımız" vurgusu genelde sağlıklı bir

toplum yapısına işaret etmek yerine toplumsal çözülme karşısındaki son ka­

lelerini temsil etmektedir. Tıpkı batmakta olan genude herkesin başının çare­

sine bakmak için koşturduğu tahliye sandalları gibi. Gemiyi oparmak yerine

tahliye sandallarında yer kapma telaşı ile hareket eden kalabalıkların bencil­

liği, sonunda tahliye sandallarının aşırı yüklenmesi ile sonuçlanacak ve san­

dallar da büyük ihtimalle güvenli kıyılara ulaşamadan batacaklardır. Gü­

nümüz Tmk ailesi böyle aşırı yüklenmiş tahliye sandalı konumuna doğru

hızla yol almaktadır. Aileyi bir getto olmaktan kurtararak dışa yönelik hale

getirmedikçe mensupları arasındaki bağ bir gün tahliye sandalındaki kaza­

zedelerin bir birleriyle ve sandalla olan bağlarından farklı olmayacak, aile

her bir mensubun kendi bireysel çıkarları ve kurtuluşu için araçsallaşacaktır.

Yazımızın başında ailenin modernleşme karşısındaki serüveninin onun

kadar kadim bir kurum olan dinin modernleşme karşısındaki serüvenine o­

lan benzerliğe işaret etmiştik. Bu açıdan bakıldığında çekirdek ailenin, daha

doğrusu yalıhlmış ailenin konumunu, modernleşme sürecindeki Protestanlı­

ğın konumu ile karşılaştırabiliriz. Çekirdek ailenin birincil ilişkileri ailenin

dar sırurları ile sınırlandırarak onu içinde bulunduğu ya.Jpn çevresinden ya­

lıtmasına paralel olarak, gerek kurtuluşa ermede gerek seçilmişlikte cemaat

yerine bireysel bene vurgu yapan Protestanlık yalıhlmış ailenin ve onu oluş­

turan bireylerin inanç ve anlam dünyasını oluşturdu. Bu yönü ile de ailenin

modernleşmenin erken dönemlerinde kazandığı önem ve yeni işieve benzer

bir durum dini yaşamla ilgili olarak da ortaya çıkh. Yani yaygın kanaatin ak-

Page 15: GUNUMUZDE •• •• •• AILEisamveri.org/pdfdrg/D169931/2007/2007_DEMIRCIEY.pdf · 2015. 9. 8. · 38 GÜNÜMÜZDE AİLE Kısaca güçlü aile yapımız ifadesi boş bir retorik,

DEGİŞİM SÜRECİNDE DÜNYADA ve TÜRKİYE'DE AİLE YAPISI 49

sine modernleşmenin erken dönemlerinde dini yaşamda da gözle görülür bir

arhş söz konusudur.

Kısaca güçlü aile yapımız gibi dinsellikte gözlenen artış da sağlıklı top­

lumsal yaşama işaret etmekten ziyade, toplumsal çözülme karşısında birey­

selleşmiş, partikülerleşmiş kurtuluş reçetelerinin araçsallığmın işareti olabi­

lir. Bulunduğumuz konum itibari ile kendimizi bu araçsallaşmanın dışmda

görebiliriz ve bu kanaatimizde son derece haklı da olabiliriz. Ancak bu du­

rum yaşanan sürecin ciddiyetini ortadan kaldırmaz. Araçsaliaşma üzerinde

durulması gereken bir hususta bu sürecin üzerinde şiddetli tartışmalarm

sürdürüldüğü konulardan ziyade gündelik hayatımızda farkmda olmadan

kabullendiğimiz, büyük ölçüde de içselleştirdiğimiz alanlarda ortaya çıkmış

olmasıdır.

Bir örnek olarak dini bayramların yaşadığı sembolik dönüşüme dikkat

çekebiliriz. Yakın zamana kadar idari izinlerle uzun tatiliere dönüştürülen

bayramlar, farkında olmadan, yavaş, yavaş, dini toplumsal bir rituel olmak­

tan çıkarak bireysel bir kaçış, bir tatil, bir boş zaman faaliyetine dönüşmeye

başladı. Sahip olduklan dini içerikleri, unutulmasa da, dönüşerek metalaştı.

İnsan olma ve onu sürdürme serüvenimizde insanlığın bu iki kadim ku­

rumuna, din ve aileye, olan ihtiyacımız her zamankinden daha kritik bir ö­

nem taşımaktadır. Eğer cemaat-cemiyet ilişkisinin dengesi varlığımızın anto­

lojik vasatını oluşturuyorsa, modernleşmenin totaliterlik yönünde bozduğu,

şimdide post modernlik tarhşmalarmın partikülerleşme yolunda bozmakta

bulunduğu bu vasat, din ve ailenin gelecekte kendilerini var edebilmesinin

de vasatıdır. Ancak sorun basit bir din ve ailenin gelecekte var olup olama­

yacağı sorunu değildir. Sorun var oluşsal vasatını kaybetmiş insanlığın gele­

cekte var olup olamayacağı sorunudur.

Page 16: GUNUMUZDE •• •• •• AILEisamveri.org/pdfdrg/D169931/2007/2007_DEMIRCIEY.pdf · 2015. 9. 8. · 38 GÜNÜMÜZDE AİLE Kısaca güçlü aile yapımız ifadesi boş bir retorik,

50 GÜNÜMÜZDE AİLE

KAYNAKLAR

BERMAN, Marshall; All That is Solid Melt Into Air: The Experience of Modemity, New York,

Penguin Boks, 1988.

BELLAH, Robert N.; Habits o! the Heart: Individualism and Commitment in American Life,

New York, Harper and Row Publishers, 1985.

SOROKİN, Pitirim A.; The Crises of Our Age, Oxford, Oneworld Publications, 1992.

ROSE, Gillian; The Broken Middle: Out of Our Ancient Society, Oxford, Blackwell Publishers,

1992.

SKOLNICK, A.;The Intimate Environment: Explaining Marriage and the Family, Boston, Little

Brown, 1973.

MINTZ, S.; A Prison of Expectations: The Family in Victorian Culture, New York, New York

University Pres, 1983.

MACFARLANE, Alan, The Culture of Capitalism, New York, Basil Blackwell, 1987.

RAPOPORT, R. and RAPOPORT R. N.; Fathers, Mothers and Others: Towards New Ailiances,

London, Routledge, 1983.

DEMİRCİ, Emin Yaşar; "Bir Refah Toplumunda Aile Politikaları: İngiltere'de Muhafazakar Par­

ti'nin Yeniden Yapılandırma Politikalarının Aileye Yönelik Etkileri", Yüzüncü Yıl Üniver­

sitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 3, 2002.

MITERA VER, M. and SIEDER, R.; The European Family: Patriarchy to Partnership from Middle

Ages to the Present, Oxford, Blackwell, 1982.

LITWAK, E.; "Geographic Mobility and Extended Family Cohesion" American Sociological

Review, 25, 1960.

SHORTER, E., The Making of the Modem Faınily, London, Routledge, 1976.

VERGİN, Nur; "Toplumsal Değişme ve TÜrkiye'de Aile", DİKEÇLİGfL Beylü ve ÇİGDEM Ah­

met, (Der.), Aile Yazıları II: Kültürel Değişme ve Sosyal Değişme, içinde, Ankara, Aile A­

raştırma Kurumu Yayınları, 1990.